Çip şematiğini bulduğunuz bilgisayar bu mu? | Open Subtitles | هل هذا هو الحاسوب الذي عثرت به على التخطيط؟ |
Kullandığı bilgisayar Maple Caddesi 23346 numarada. | Open Subtitles | الحاسوب الذي يستخدمه تعقبناه إلى ْ23346 مابل ستريت |
Gizemli ambarlarla dolu ada mı yoksa dünyanın yok olmasını engelleyen bilgisayar mı? | Open Subtitles | الجزيرة الممتلئة بالفتحات الغامضة أو الحاسوب الذي يبقي على العالم؟ |
Bu kemiğe o yazılımı yerleştiren kimse bir sürü bilgisayarı parçalamış olmalı. | Open Subtitles | مهمن يكن من فعل هذا قد كتب البرنامج على العظام الذي دمر الحاسوب الذي يساوي مليون دولار |
Varyete şovuydu ve şovun çeşitli sunumlarını yapan bilgisayar bu bilgisayarı ön plana çıkardı. | Open Subtitles | كان مسلسل منوّع، ويقدّم ذاك الحاسوب الذي يبرمج تصرفات متنوعة. |
Bu dosyanın şifresini çözmek altı saat sürer fakat dosyaların transfer edildiği bilgisayarın yerini belirlemekse gereken hemen yapabilirim. | Open Subtitles | لفك تشفير هذا الملف، سيستغرق الامر ستة ساعات ولكن لتحديد الحاسوب الذي نقلت منه الملفات، يمكنني فعل ذلك الآن |
Pennsylvania mavi taşının günümüzde ne kadar nadir olduğunu da hesaba katarsak bu kritik SVR dosyalarını içeren dizüstü bilgisayarın Albay Mikhail Vostrov tarafından Philadelphia Belediye Sarayı'na gizlendiğine inancım tam. | Open Subtitles | جنبا إلى جنب مع حقيقة أن حجر بنسلفانيا الازرق نادر جدا اليوم , لدي ثقة كبيرة بالنفس أن الحاسوب الذي يحتوي الملفات الهامة |
Beni tehdit ettiği bilgisayar hâlâ onun elinde olduğu sürece içinde bulunduğumuz tehlike kadar gerçek. | Open Subtitles | الحاسوب الذي هددتني به حقيقي كما هي أحقية الخطر الذي نكابده طالما لا يزال هناك |
Hayır, bu güvenliğimi sağlayan bilgisayar sistemlerinin bir parçasıydı. | Open Subtitles | لا, لقد كان جزءاً من نظام الحاسوب الذي يتولي آمني |
İkinizin yaptığı bu bilgisayar bir sanat eseri ama sadece bu değil, aynı zamanda satacak da. | Open Subtitles | إن الحاسوب الذي ,بنيتماه تحفة فنية و ليس هذا فحسب, سيباع |
Şu yaptığınız bilgisayar, size ne söylüyor? | Open Subtitles | هذا الحاسوب الذي صنعتموه ما مكتوب على غلافه؟ |
SVR dosyalarının olduğu bilgisayar. | Open Subtitles | الحاسوب الذي يحتوي ملفات الإستخبارات الروسية |
Annesine mail attığın bilgisayar bu sanıyorum. | Open Subtitles | يبدو هذا هو الحاسوب الذي استعملتِ لمراسلة أمّه |
1952 yılında, XOXO oynayabilen bu bilgisayarı geliştirdiler. | TED | بالعودة لعام 1952، صنعوا هذا الحاسوب الذي يصدر صوت تيك-تاك-تو |
Bir em beynini oynatabilir, beynini temsil eden bilgisayarı bir fiziksel konumdan diğerine götürebilir. | TED | ويمكنُ لإم أن يحرك دماغه، الحاسوب الذي يمثلُ دماغه، من مكانه الفعلي إلى مكانٍ آخر. |
Dosyaların geldiği bilgisayarı mı diyorsun? | Open Subtitles | أتعني الحاسوب الذي جاءت منه البيانات؟ |
- Evet, yarı harika. O mesajları yollayan telefon ya da bilgisayarın da parmak izleri lazım. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} أجل، شبه رائع، أحتاج أيضاً للبصمة من الهاتف أو الحاسوب الذي أرسل هذه الرسائل. |