Billy, evime gelmek ister misin? | Open Subtitles | هل تودُ في الحضور إلى منزلي لتناول طعام العشاء؟ |
Atlantis'e gelmeyi arzu ettim, kendimden çok fazla şeyi açığa verdim. | Open Subtitles | بسبب رغبتى فى الحضور إلى أتلانتس كشفت أكثر مما ينبغى |
Buraya gelebilir miyim diye ne zaman sordum sana? | Open Subtitles | متى سألتك إذا كنت أستطيع الحضور إلى هنا؟ |
Bunu fark ettikten sonra olan şey şuydu, tüm dünyadan bilim adamları ve sanatçılar laboratuvarıma gelmeye başladı. | TED | وما حدث هو أن الفنانين والعلماء من جميع أنحاء العالم قد بدأوا في الحضور إلى مختبري. |
- Arka kapıya gelmesini söyle. - Tabi, söylerim. | Open Subtitles | ـ أطلب منه الحضور إلى الباب الخلفي ـ بالتأكيد ، سأطلب منه |
Sadece benimle merkeze kadar gelmeni 30 dakika kadar konuşmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط منكِ الحضور إلى القسم وتحدث معي لقرابة 30 دقيقة. |
Adı anons edilenler müdürün odasına gelsin lütfen. Jared Fitch... | Open Subtitles | على المذكورين الحضور إلى مكتب المدير رجاءاً ؟ |
Neden eve gelmek istemediğini bana asla anlatmadın. | Open Subtitles | لم تخبرني عن سبب عدم رغبتك في الحضور إلى هنا |
Partiye gelmek isteyip istemediğini sordum. | Open Subtitles | سألتها إذا كانت ترغب في الحضور إلى الحزب. |
Gönderdiğini hatırlamadığını söyledi ve buraya gelmek için ısrar etti. | Open Subtitles | قالت أنها لا تتذكر إرسالها و أصرت على الحضور إلى هنا |
Ben zaten işe gelmeyi istememiştim. | Open Subtitles | لم أشأ الحضور إلى العمل بأي حال |
Buraya gelmeyi teklif ettiğim için çok üzgünüm. | Open Subtitles | متأسفة جداً لأنني إقترحت الحضور إلى هنا |
Peki ya tapınağa gelmeyi bırakırlarsa? | Open Subtitles | ماذا لو توقفوا عن الحضور إلى المعابد ؟ |
Buraya istediğin zaman gelebilir misin? | Open Subtitles | أتخبرني بأنّه يمكنك الحضور إلى هنا في أيّ وقتٍ تريده ؟ |
Roger, hemen Maida Vale karakoluna gelebilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك الحضور إلى هنا في الحال " إلى قسم شرطة " ميدافيل |
Benimle mutfağa gelebilir misin? | Open Subtitles | هل بوسعكِ الحضور إلى المطبخ معي؟ |
Bugün plaja gelmeye neden bu kadar hevesli olduğunu düşünüyordum ben de. | Open Subtitles | تساءلت عن سبب رغبتك في الحضور إلى الشاطئ اليوم |
Bugün plaja gelmeye neden bu kadar hevesli olduğunu düşünüyordum ben de. | Open Subtitles | تساءلت عن سبب رغبتك في الحضور إلى الشاطئ اليوم |
Vivik ne oldu ,Selimi arada buraya gelmesini söyle ama bana nedenini söylemedi o her zaman heyecan yapmak için sebepleri gizliyor o Selim mi ? | Open Subtitles | " فيفيك " ، ما الأمر ؟ إتصل " سليم " وطلب مني الحضور إلى هنا ولكنه لم يخبرني بأي سبب |
Aslında bir ay boyunca kaldım ama ziyarete gelmesini engelleyemedim. | Open Subtitles | ... حسناً ابتعدت عنها قرابة الشهر و لكنني لم أستطع منعها من الحضور إلى الاجتماعات |
Orada kalmalıydın. Buraya gelmeni ben istemedim. | Open Subtitles | وجب أن تبقي هناك لم أطلب منك الحضور إلى هنا |
Lütfen herkes ana güverteye gelsin. | Open Subtitles | على الجميع الحضور إلى المنصة الرئيسية على الفور |
Bay Northcott, buraya gelmemi istediniz. | Open Subtitles | سيد نورثكوت، لقد طلبت مني الحضور إلى هنا |