- Buraya gelmeye hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لديك شأن فى الحضور الى هنا اوه,ولكنى لدى |
Ama elçileriniz iki tarafa da yarayacak bir anlaşma için beni buraya gelmeye sevk etti. | Open Subtitles | لكن مبعوثينك طلبو مني الحضور الى هنا لنتناقش في اقتراح فوائد السلام المتبادل بيننا |
Buraya gelmeye can attığınızı biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم مدى رغبتك في الحضور الى هنا |
Koruma karşılığında Edwin Musinga, laboratuarımıza gelmeye devam etmeyi kabul etti. | Open Subtitles | كبديل عن الحمايه لقد وافق " ادوين ماسينجا" على الاستمرار في الحضور الى مختبراتنا |
güzel... bu oyunu görmemezlikten gelmeye çalıştım ama gerçek şuki benim huzurumda meydan okudunuz, ve siz okulu posterlerle kaplayıp işi zorlaştırdınız sizlerin yaz çizeceğinizi düşünmüştüm ama galiba artık araya girmeliyim. | Open Subtitles | لقد حاولت عدم الحضور الى هذا التحدي ولاكن حقيقة انكم تحديتم أمامي وأعلمتم المدرسة بأكلمها بالتحدي فسيبدو الوضع صعباً ان لم أحضر |