Bazen Koruma işlemi aksar. Bunun nedenini sadece Bay Sweet biliyor. | Open Subtitles | شئ ما في عملية الحفظ خاظئ السيد سويت فقط يعلم لماذا. |
Bu tür bir karbon haritalama, Koruma ve kaynak politikası gelişimini değiştirdi. | TED | هذا النوع من تحديد الأماكن المحتوية على الفحم أدت إلى تطوير سياسة الحفظ والموارد |
Ayrıca o, Tarihi Koruma Kurumu'nun yönetim kurulundadır. | Open Subtitles | إنهفردمنمجلسِإدارتنا. فى مجمع الحفظ التاريخي |
Avustralya'da yaşayan minik bir balığın veya aydaki tuhaf bir bakterinin... adını kodlamam istendiğinde... daha çok mekanik ezber yapıp daha az deneme okusaydık... diyeceğiz. | Open Subtitles | وهم يخبرونني بتهجّي بعض السمك الصغير من أستراليا أو بعض البكتيريا الغريبة على القمر، نحن سنتمنّى بأنّنا نعمل الحفظ التكراري أكثر قليلا |
Adın ne olursa olsun, KURTARMA noktasına hızlıca koş! Kimin umurundaki? | Open Subtitles | أيّاً كان اسمك, لقد وصلت إلى نقطة الحفظ بسرعة |
- Çocuklar buna bakın. - Bu tam hatıralık. | Open Subtitles | ـ يا رفاق إنظروا إلى هذا ـ إنها تستحق الحفظ |
Mahfazalar, bakım yapılacağı zaman kasadan çıkarılıp koridora geçirilir ve doğrudan Koruma odasına sokulur. | Open Subtitles | و الان عندما تحتاج الحقيبة للعمل يخرجونها خارج القبو , مباشرة خارج الساحة وداخل غرفة الحفظ |
Oysa biz güvenliğin daha az olduğu yer olan Koruma odasına gireceğiz. | Open Subtitles | لكن نحن سوف نجد طريقنا حتى غرفة الحفظ حيث الحراسة القليلة |
ve bu yapıları Koruma Derneği,Mimarlık fakultesi başkanı tarafından yönetiliyor. | Open Subtitles | وجمعية الحفظ تدار بواسطة رئيس مدرسة الهندسة المعمارية |
...polis, ellerinde Koruma emriyle arkeologlar, gazeteciler ve metal detektörleri olan sülükler ordusu. | Open Subtitles | ستعرف فيما بعد أن الموقع تم إغلاقه ونعج بالشرطة وعلماء الآثار مع فرضهم أوامر الحفظ والصحفيون والحمقى بكاشفات المعادن |
Biyolojik Koruma Organizasyondan kıdemli memur. | Open Subtitles | موظف عالي الشأن في منظمة الحفظ البيولوجي |
Biyolojik Koruma Organizasyonu olası Duyusalları yakalamak için DNA sayımı yapan projeleri finanse ediyor. | Open Subtitles | منظمة الحفظ البيولوجي تموّل مشاريع مثل تعداد الحمض النووي من أجل تقفّي و إصطياد أي شخص حواسي محتمل |
Neyse ki, son yirmi otuz yılda, dijital Koruma mücadelemizde kullandığımız araçlar geliştirmemize yardımcı olan dijital teknolojiler geliştirildi. | TED | لحسن الحظ، في العقدين إلى الثلاثة عقود السابقة تتطور التقنيات الرقمية التي ساعدتنا لتطوير أدوات جلبناها لتستغل في الحفظ الرقمي في حربنا للحفظ الرقمي. |
Doğa Koruma çalışmalarının ön planda olduğu 70'li yıllarda, projelerimizi başlatmıştık ve bu projelerin büyük bölümü devletin finanse ettiği projelerdi. Projeler yoluyla, kalan az sayıdaki yuvalardan yumurtaları toplayıp 5 bin yavru Ganj timsahını doğaya geri bıraktık. | TED | لذلك من بداية ال 70 عندما كان الحفظ في الصدارة، تمكنا من بدء مشارع وهي بدعم من الحكومة لجمع البيض من البرية من الاعشاش القليلة المتبقية والافراج عن 5000 طفل جاريال لكي تعود الى البرية |
Tarihi Eserleri Koruma Kurumu'nda çalışan bir arkadaşım var. | Open Subtitles | لدى صديقة تعمل في مجمع الحفظ التاريخى |
Kendini Koruma sürecinde büyük zarar görmüş bir beyin. | Open Subtitles | الأغلب أنّه تضرّر بسبب عمليّة الحفظ. |
Bu Koruma bunu önler. | Open Subtitles | الحفظ الذي أقوم به يمنع تلك الخسارة |
Belki de bu haftaki Koruma derneğini iptal etmeliyiz. | Open Subtitles | لم لا نلغي منفعة الحفظ ؟ ؟ |
Senden öğrencilere ezber yaptırmanı istemiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نطلب منك أن تعلم الطلاب الحفظ |
Adın ne olursa olsun, KURTARMA noktasına hızlıca koş! Kimin umurundaki? | Open Subtitles | أيّاً كان اسمك, لقد وصلت إلى نقطة الحفظ بسرعة |
- Bu tam hatıralık, Pat. - Paddy, çirkin veledin tekisin. | Open Subtitles | ـ إنها تستحق الحفظ ـ (بادي)، إنّك فتىٍ قبيح |
İki yıl önce, ortaklarımızdan biri, çok önemli bir miras alanı olan, Uganda'daki UNESCO miras alanı içerisindeki Kasubi Kraliyet Mezarlıklarını dijital olarak muhafaza etmemiz talebiyle bize geldi. | TED | فاتحنا منذ سنتان شريك لدينا حول الحفظ الرقمي لموقع تراثي مهم، موقع تراث اليونسكو في أوغندا، مقابر كاسوبي الملكية. |