"الحقيقة إنه" - Translation from Arabic to Turkish

    • Aslında
        
    Hayır Aslında ona eposta göndermenizi tercih eder. Çok pardon. Open Subtitles لا, فى الحقيقة إنه يفضل أن ترسل له بريدا إلكترونياً
    Aslında, Claude Akins'in oynadığı "Hemoroid Infomercial"la yer değişti. Open Subtitles في الحقيقة إنه برنامج عن مرض البواسير بطولة كلاود أكينز
    Aslında heyecanlıyım. İlginç bir durum. Open Subtitles وأنا من النوع العصبى حول ذلك فى الحقيقة , إنه مثير
    Aslında kalabalığın içine kafa üstü dalmak ürpertiyor beni. Open Subtitles في الحقيقة, إنه نوع من الهبوط في مقدمة الرأس إلى ذلك الحشد
    Rach, Hadi. Düşünecek olursan.. Aslında eğlenceliydi bile. Open Subtitles رايتشل بربك , فكري بالأمر في الحقيقة إنه مسلي
    Aslında sadece bir çeşit çorba yapabiliyor. Yeşil, topak topak bir şey. Open Subtitles نوع واحد من الحساء في الحقيقة إنه أخضر ومتكتل
    Anne, sorun yok. Aslında, biliyor musun? Bu, harika. Open Subtitles لا بأس بالأمر أمي ، في الحقيقة إنه أمر عظيم
    Ama Aslında bir frekans bozucu. Bu 450 metrelik alanda bulunan bütün video sinyallerini bozuyor. Open Subtitles لكن في الحقيقة إنه مفتاح يوقف أي تسجيل فيديو لمسافة 420 ياردة.
    Yeriniz Aslında şu ön sıra değil mi? Open Subtitles في الحقيقة, إنه هناك في المقدمة, أليس كذلك؟
    Aslında, başkanlık konseyine atanmamı o sağladı. Open Subtitles في الحقيقة إنه السبب في تعييني في مجلس الرئاسة
    - Aslında, bu gazoz. - Gazoz mu? Open Subtitles في الحقيقة إنه شراب فريسكا الغازي فريسكا؟
    Ama Aslında hiçkimsenin aile sorununu duymasını istemiyordu. Open Subtitles وفي الحقيقة إنه لم يرد لأي شخص ان يستمع لأموره العائلية
    Güzel sıcak çorba. Aslında dondurulmuş salatalık çorbası. Open Subtitles ممتاز , حساء لذيذ ساخن فى الحقيقة إنه بارد
    Pekâlâ, Aslında karınızın kredi kartı borcu yüzünden. Open Subtitles حسنا، في الحقيقة إنه بسبب دين في بطاقة ائتمان زوجتك
    Aslında bozulma oranları analizi oldukça ilginçti. Open Subtitles في الحقيقة, إنه تحليلٌ رائع للتقيمات الفاسدة.
    Hayır. Ses kayıt cihazı gibi görünüyor ama Aslında bir kalem. Open Subtitles كلا، إنه يبدو وكأنه آلة تسجيل في الحقيقة إنه قلم
    Aslında yüksek sesle bunların konuşulmasıı istemiyorum. Open Subtitles في الحقيقة إنه من غير المسموح لي بأن أقول هذا بصوت عالي.
    Aslında yukarısı, aşağıdan daha güvenlidir. Open Subtitles في الحقيقة إنه أكثر أماناً هناك بالأعلى من على الأرض
    Aslında bakarsan koca hafta boyunca, başıma gelen en iyi şeydi diyebilirim. Open Subtitles في الحقيقة إنه أفضل ما حدث لي هذا الأسبوع
    Aslında bu yüzden tam istediğimiz adam olduğunu biliyorum. Open Subtitles في الحقيقة إنه ما يخبرني أنه بالضبط ما نحتاج إليه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more