"الحيطانِ" - Translation from Arabic to Turkish

• duvarları
• duvar
• duvarlar
• duvarların
• Duvarlara

duvarları altından bir tapınak.
معبد الذهبِ حيثُ يمكنك أَنْ تَسْحبُ الذهب مِنْ الحيطانِ ذاتهاِ.

bu evin çatısı akıyor duvarları çatlak sürekli tadilat yaptırman gerekecek.
مَع سقفَ مسرب بشكل ثابت، هذه الحيطانِ المَسَرُّبة، أنت سَتَحتاجُ أمنَ دائماً هنا.

Babanın bana yaptığı çirkinliklerin hiçbirinin içimize girmemesi ve bizi lekelememesi için ailemin etrafına duvar örebilmek için çok çalıştım.
عَملتُ بجدّ لبِناء الحيطانِ حول عائلتِي لكي لا شيئ من ذاك قُبح بأنَّ أبوكَ عَمِلَ لي يَدْخلُ أبداً ويُلطّخُنا.

Bu duvarlar gibisini daha önce hiç görmedim.
هذه الحيطانِ لاتبدو كأى شئ رأيته قبل ذلك

Eğer güzellik istiyorsan,hemen burada duvarların arkasında bulacaksın.
إذا أردُت جمالاً , سَتَجِدُه هنا خلف تلك الحيطانِ.

Duvarlara toslamak.
رؤوس على الحيطانِ.

Fez'in odasının duvarları konuşsaydı, şöyle bağırırlardı:
تَعْرفُ إذا الحيطانِ في فاس ' غرفة نوم يُمْكِنُ أَنْ يَتكلّمَ هم يَصْرخونَ...

Kuralları hiçe sayabilmek, duvarları yıkabilmek için senin halinden memnun oluşuna, mücadele etmemene ihtiyaçları var.
يَحتاجونَ رضاكَ، إحجامكَ لمُحَارَبَة، لتَحدّي القواعدِ، لتَمزيق الحيطانِ...

duvarları boyama hakkına sahipsiniz.
تَمتلكُ الحقّ لدهان الحيطانِ.

duvarları boyamakta çok iyiyimdir.
أَنا جيّد جداً في لوحة الحيطانِ...

Bazen çevrene duvar örüp bizi dışarıda bırakıyorsun, ama bu kez yapamazsın.
أحياناً رَفعتَ هذه الحيطانِ وأنت تَحْجبُنا،

Havalar nasıl olursa olsun son günlerimi Şikago'da dört duvar arasında tıkılıp kalarak geçirmek istemiyorum.
وسواءً كان الطقسُ باردٌ أم لا فلا أودُ قضاءَ ما تبقى "ليَّ من أيامٍ في "شيكاغو في التحديق بنفس الحيطانِ الأربعة

duvarlar ve dikmeler yerlerine oturuyordur. Ses yapmaları normal.
إصطفاف الحيطانِ و الأعمدة تَفعلُ ضوضاءَ، أَنا متأكّدُ

Bu duvarlar müziğimizin yayımı için çok uygun.
أوه، هذه الحيطانِ الطينيةِ تسبب الحيرة بسبب صدى الكمان أو السكبوت

O duvarlar seni tutmuş olamaz.
هذه الحيطانِ لا تَستطيعُ إحتِجازك.

duvarların ve pencerelerin gıcırtısı... ve gece boyunca şıkırdıyan şeyler.
صرير الحيطانِ والنوافذِ ... وأشياء تحدث طوال الليل.

Geceleri duvarların arasından seni ağlarken duyabiliyorum o yüzden sakın bana bağırıp durma!
أنا يُمْكِنُ أَنْ أَسْمعَ بأنّك تَبْكي خلال الحيطانِ في الليل، كذلك لا تُرعبَ صيحةً عليّ!

Duvarlara bak!
إنظرْوا إلى الحيطانِ!