| Christian kuşlara üzerlerindeki yırtıcılar için dikkatli olmayı öğretmeye devam ediyor. | Open Subtitles | يستمر كريستيان رافعا بصره, يعلم الطيور مراقبة الحيوانات المفترسة في العلو. |
| Ama ileride bir yerde dev yırtıcılar var. | Open Subtitles | حيث تتواجد الحيوانات المفترسة الضخمة في مكان ما أمامها |
| Fakat bazı yırtıcılar için şartlar yılın her döneminde zorludur. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لبعض الحيوانات المفترسة فظروفها صعبة بأيّ وقت في السنة |
| En hızlı yırtıcıların bile yakalamakta zorlandıkları avlardır. | Open Subtitles | ،ليست بالفريسة التي يسهل الإمساك بها حتى بالنسبة لأسرع الحيوانات المفترسة |
| yırtıcıların böyle bir avı takip edeceği kesin. | Open Subtitles | مع وجود فريسةٍ مثله، فـسـتلحق به الحيوانات المفترسة حتماً |
| Bunun sonucunda deniz kuşları ve yunuslar gibi yırtıcılar cezbediliyor ve hatta daha büyük avcılar bile. | Open Subtitles | هذا بدوره يجذب الحيوانات المفترسة مثل الطيور البحرية والدلافين حتي الصيادين الأكبر حجما. |
| Ne demek istediğimi biliyorsun. Sen o tür bir yırtıcı değilsin. | Open Subtitles | أنت تعلم ما أعنيه أنت لست ذلك النوع من الحيوانات المفترسة |
| Renkleri bin yıllık bir süreçte, yırtıcılara karşı gelişmiştir. | Open Subtitles | الوانهم تطورت على مر السنين كطريقة للإختفاء من الحيوانات المفترسة |
| Kanyonda yiyeceğe izin yok. Tehlikeli yırtıcıları çekebilir. | Open Subtitles | ممنوع إصطحاب المأكولات في الوادي , فهي تجذب الحيوانات المفترسة |
| Çiftleşiyorlar. yırtıcılardan saklanıyorlar. | TED | ويمارسون الجنس. ويختبؤن من الحيوانات المفترسة |
| Büyük yırtıcılar, geniş avlanma mesafelerine ihtiyaç duyarlar. | Open Subtitles | الحيوانات المفترسة الكبيرة تحتاج لمساحات صيد كبيرة |
| Belli ki, bu denizlerde gizlenmiş çok daha büyük yırtıcılar vardı. | Open Subtitles | كان هناك أكبر الحيوانات المفترسة الكامنة في هذه البحار |
| yırtıcılar ve avları arasındaki sonu gelmeyen çatışmalar çok iyi bir biçimde dengelenmiştir. | Open Subtitles | المعركة التي لا تنتهي أبدا بين الحيوانات المفترسة وفرائسها انها متوازنة بدقة |
| Ancak, en başarılı ve en dayanıklı yırtıcılar için hayatta kalma mücadelesi, her zaman kendi lehlerine olmuştur. | Open Subtitles | مع ذالك أنجح و أدوم الحيوانات المفترسة المعركة من أجل البقاء تميل دائماً لصالحها |
| yırtıcılar vardır. İnsan parçalarını bulabilirler. | Open Subtitles | هناك الحيوانات المفترسة التي قامت بالتغذي على أشلائه |
| Başarılı yırtıcıların beklemede kalmayı bilmesi gerekir. | Open Subtitles | الحيوانات المفترسة الناجحة بحاجة للعب لعبة الانتظار |
| yırtıcıların gezegenimizin vahşi ortam- larındaki koşulları son derece kritik. | Open Subtitles | تقدّم لنا الحيوانات المفترسة كشفًا هامًا عن حالة البراري في كوكبنا |
| Bazı türleri diğer hayvanların tesiri altında kalsa da kurnaz avcılar ve usta sorun çözücü haline geldiler. | Open Subtitles | بعض الأنواع تعمل تعابير لحيوانات أخرى. أصبحوا من الحيوانات المفترسة الماكرة، و بارعون في حل المشكلات. |
| Bazen bu leşler kıyılarda yok edilir ve böylece karada yaşayan pek çok yırtıcı türün beslenmesine olanak sağlar. | TED | أحياناً تصل تلك الجثث للشواطئ موفّرة الطعام لبعض الحيوانات المفترسة البرية. |
| Ama aile şimdi yırtıcılara karşı tetikte olmalı. | Open Subtitles | لكن على العائلة الان الحراسة ضد الحيوانات المفترسة |
| Avlar azaldıkça yırtıcıları da etkiliyor. | Open Subtitles | عندما تتناقص اعداد الفرئس، انها تؤثر على الحيوانات المفترسة أيضاً. |
| Bu güzel ama bir o kadar da külfetli kuyruk, tavus kuşunun yırtıcılardan kaçmasını veya dişilere yaklaşmasını kolaylaştırmaz. | TED | جميل ولكن الذيل الثقيل لا يساعد الطاووس لتجنب الحيوانات المفترسة والاقتراب من أُنثى الطاووس. |