Ama Kaçıranlar sizi büyük bir ihtimalle arayacaktır. Genelde ararlar. | Open Subtitles | في الواقع سوف يتصل الخاطفون انهم عادة ما يفعلون ذلك. |
Ya yanlış biliyorlardı ya da Kaçıranlar onu uyuşturduklarında kızınızın saçını boyamış. | Open Subtitles | إما أنهم كانوا مخطئين أو أن الخاطفون صبغوا شعر إبنتك عندما خدروها |
Bu tür olaylarda Kaçıranlar şu ana kadar hala aramamışlarsa parayla ilgilenmiyorlar demektir. | Open Subtitles | حسناً ، في حالة مماثلة إن لم يتصل الخاطفون بعد فهذا يعني أنهم غير مهتمين يالمال |
fidyeciler bir not bırakıp bugün öğlene kadar Moskova'daki bir bankaya 100,000 dolar yatırmamızı istediler. | Open Subtitles | الخاطفون تركوا ورقة تطالب $100000 تحول الى حساب مصرفي في موسكو بحلول ظهر الغد |
Ama yanında resimlerle çocuğu kaçıranların olduğu yerden geçiyormuş. | Open Subtitles | ولكنه كان يقود ومعه صور لنفس المكان الذي احتفظ به الخاطفون بالصبي |
Kaçıranlar Münih hapishanesindeki üç katilin serbest bırakılmasını istiyorlar. | Open Subtitles | طلب الخاطفون ان يدخلوا سالمين الى ميونخ و في المقابل سيحرروا الرهائن الثلاثة |
Bu, adam Kaçıranlar uyuşturucu satıcıları. | Open Subtitles | هؤلاء الخاطفون هم تجار مخدرات لديهم سيطرة على المنطقة لمدة ميل |
İngilizce konuş Larry. Kötü adamlar senin oraya geliyor Norm. Hayır, eminim ki bugün siyah takımlı adam Kaçıranlar, ...güzel rehinelerle, Suburban kullanıp da buraya gelmedi. | Open Subtitles | الكلام الأميركي ، لاري. لا ، انا متاكد الرجال السوود هم الخاطفون |
Kaçıranlar senin şüpheli listesinin en başında olacağını biliyorlardı. | Open Subtitles | يعرف الخاطفون ان كنت يكون على رأس قائمة المشتبه دينا. |
Kaçıranlar çocuğunuzun yaşadığını bilmenizi istiyorlar demek ki sizden bir şeyler isteyecekler. | Open Subtitles | وقد أرسله الخاطفون ليثبتوا أنّ ابنكِ ما زال على قيد الحياة وأنكِ ستفعلين بالضبط ما يطلبون |
Ayrıca Kaçıranlar iletişime geçerlerse diye acil durum planı da oluşturuyoruz. | Open Subtitles | سنخلق أيضاً خُطط طوارئ في حال لو أجرى الخاطفون إتّصالاً. |
Amaçları her neyse Kaçıranlar onun önemli birisi olduğunu göreceklerdir. | Open Subtitles | أياً كانت دوافعهم، سيُدرك الخاطفون أنّ لديها قيمة. |
Olanlara bakıldığında, şunu belirtmek zorundayım ki ilk defa iletişim kurma olasılığımız Kasim'i Kaçıranlar bizimle iletişim kurmayı seçtiğinde olacak. | Open Subtitles | بالنظر لما حدث اشير بأمكانية ان اول نقطة تواصل محتملة ستكون حينما يقرر الخاطفون القيام بها معنا |
Kaçıranlar iletişimde, gerçekten akıllılar. | Open Subtitles | الخاطفون قد كانوا حقا اذكياء في الأتصالات |
Adam Kaçıranlar yer değiştirirken savunmasız oluyorlar. | Open Subtitles | هذا صحيح.الخاطفون يكونوا في أضعف حالاتهم عند الانتقال |
Çocuk Kaçıranlar onları otobüs duraklarına getirmezler. | Open Subtitles | الخاطفون لا يأخذون أسرىهم إلى مواقف الحافلات. |
Kaçıranlar yoktu Onların terk etmek mümkün Telefon numaraları, öyle değil mi? | Open Subtitles | الخاطفون لم يحدث لمغادرة أرقام هواتفهم، أليس كذلك؟ |
Adam Kaçıranlar kurbanlarını kayağa götürmez genelde. | Open Subtitles | الخاطفون لا يأخذون ضحاياهم للتزلج على الثلج |
Pekala Mr B. fidyeciler fidye için aradığında onlara parayı parktaki büyük ağa koyacağınızı söyleyin. | Open Subtitles | حسناً سيد (بـ)، عندما يتصل الخاطفون لطلب الفدية، أخبرهم أنك ستترك المال تحت الشبكة الكبيرة في المنتزه. |
Umarım, fidyeciler Jamie'yi, Gloria'yı kaçırdıkları yerde kaçırırlar. | Open Subtitles | إذن، نحن نأمل أن يأخذ الخاطفون (جايمي) إلى نفس المكان الذي به (جلوريا)؟ |
Adam kaçıranların kurbanları tehdit ettikleri davaları biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن هناك قضايا يهدد بها الخاطفون الضحية |
Sonra tekrar yakalanmışlar, ki bu da aramızda adam kaçıran üç kişi var demektir. | Open Subtitles | اي ان هذا يجعل ان هناك ثلاثة منا هم الخاطفون |