"الخبر الجيّد" - Translation from Arabic to Turkish

    • İyi haber
        
    • İyi haberse
        
    İyi haber ise, bir ajan ona yakınlaşmayı başardı. Open Subtitles ولم يحصلوا على شيء منها الخبر الجيّد, بأن هناك عميل واحد استطاع التقرّب إليها
    İyi haber, bana kullanabileceğimden daha çok adam veriyorlar. Open Subtitles الخبر الجيّد أنه يمنحونني أفرادًا أكثر مما أحتاج
    Ama iyi haber şu, yepyeni canavar gibi bir doktorun var. Open Subtitles لكنّ الخبر الجيّد هو أن لديك طبيبةً جديدةً رائعة
    İyi haber ise damat Cuma günü geliyor. Open Subtitles الخبر الجيّد أن خطيبها لن يكون معها حتى يوم الجمعة،
    İyi haberse eve gidiyorsun. Open Subtitles ولكن الخبر الجيّد بالنسبة لك هو أنّكَ متّجه إلى البيت - البيت ؟ - أجل
    İyi haber, öğretmen yaşayacak. Open Subtitles الخبر الجيّد بأنّ قضيّة المعلّم سيتمّ تدراكها.
    İyi haber: Kameralar bizi göremiyor. Open Subtitles الخبر الجيّد هو أنّ الكاميرات لا تستطيع رؤيتنا.
    İyi haber yolcuların çoğunu uçuş ekibiyle birlikte alıkoyduk. Open Subtitles صحيح، الخبر الجيّد هو أنّنا إستطعنا حجز معظم الركاب عند قسم المطالبة بالأمتعة، إضافة إلى طاقم الطائرة.
    İyi haber, I. Dünya Savaşı bitmiş. Open Subtitles الخبر الجيّد هو أن الحرب العالمية الاولى إنتهت
    Evet, iyi haber şu ki artık oldukça ünlüsün. Open Subtitles نعم ، لكن الخبر الجيّد هو أنّكَ غدوتَ مشهوراً تماماً الآن
    İyi haber ise; ileri derecede damar rahatsızlığı olan kişiler bile beslenmelerini değiştirip düzgün gıda almaya başladıklarında, ameliyat olmadan hastalığı durdurabilir ya da geri çevirebilirler. Open Subtitles الخبر الجيّد بالنسبة حتّى للأناس الذين يعانون من مرض أوعية قلبيّة متقدّم ما إن يبدأوا بأخذ المغذّيات و بتغيير نمطهم الغذائي بإمكانهم إيقافه أو حتّى عَكْسَه بدون عمل جراحي.
    İyi haber ise sonunda bir şeyler bulmuş olabiliriz. Open Subtitles الخبر الجيّد أنّ لدينا أخيراً فرصة.
    Ancak iyi haber kanamanız durdu. Open Subtitles الخبر الجيّد هو أنّ النزيف توقّف
    İyi haber, artık sana "sporcu" demeyeceğiz çünkü spor hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Open Subtitles الخبر الجيّد أنّنا لن نناديك "الرياضيّ" مجدّداً، لأنّه واضحٌ أنّك لا تعرف شيئاً عن الرياضة.
    - Bunlar kötü haberdi. İyi haber şu ki... Open Subtitles - هذا الخبر السيء، أما الخبر الجيّد فهو ..
    İyi haber şu ki, Philly'den gelen arkadaşın Open Subtitles "حسنٌ، الخبر الجيّد أن صديقكِ من "فيلادلفيّا
    İşte iyi haber. Hedef görünüyor. Open Subtitles الخبر الجيّد هو أنّ الهدف يلوح في الأفق
    Şeyy, iyi haber Jody'ye de defolup gitmesini söyledi, yani... Open Subtitles حسنًا، الخبر الجيّد أنها طردت (جودي) أيضًا
    İyi haber, Takada'nın gerçekten de kanamalı ateşten öldüğünü doğruladım. Open Subtitles الخبر الجيّد أن أكدت بدون شك أنّ (تاكادا) توفي حقا من حمى نزيفية.
    - Peki, diğer iyi haber ne? Open Subtitles وما الخبر الجيّد الآخر؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more