Ama iyi haber şu ki, beni izlersen güvenmek zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | لكنّ الخبر الطيّب هو أنّكِ إذا تبعتِني، فلستِ مضطرّة للوثوق بي |
İyi haber de şu ki, planı artık her neyse, Son Savaş için onun yardımı gerekiyor. | Open Subtitles | الخبر الطيّب هو أنّه مهما تكن خطّتها للمعركة النهائيّة، فهي بحاجة لمساعدة |
İyi haber de şu, durumun kontrol altına alınabilir. | Open Subtitles | الخبر الطيّب هو أن الوضعَ طيّع. |
İyi haber şu ki, buz duvar sağ olsun Emma kasabadan ayrılamaz. | Open Subtitles | الخبر الطيّب هو أنّ (إيمّا) لا تستطيع مغادرة البلدة بفضل جدار الجليد |