Aslında, aletine çok takmış durumda... ve sünnet olmak istiyor. | Open Subtitles | . .. قاصدينَ بذلك , قضيبه . وهو يريد الختان |
- Anne, sana defalarca söyledim... Yahudiler sünnet yapıyor çünkü, sünnet enfeksiyonları önleyip... | Open Subtitles | أمي , لأخر مرة الختان لا يجعل منه يهودي بل هو أمراً صحي. |
Lütfen bana sünnet düğününe davetlisiniz deme. | Open Subtitles | ارجوك اخبريني اننا لسنا مدعوين لحفل الختان |
Birincisi kadın Sünneti. | TED | أولاً، تشويه الأعضاء التناسلية للإناث أو الختان. |
KGS'yi yaşamış ve kısır olan bir sürü kadın var. | TED | هناك الكثير من النسوة اللاتي مررن بتجربة الختان أصيبوا بالعقم. |
Seni sünnet ettirmedik, çünkü altı hafta erken doğmuştun. | Open Subtitles | لن نعمل لك عمليّة الختان , لأنه . سابق لأوانه |
sünnet gerçekten yararlıdır, eğer Tanrının emirlerine uyarsan... ama emirlerine karşı gelirsen... Sünnetin geçersiz olur. | Open Subtitles | الختان له منفعة حقيقية فيما لو التزمت بالشرائع ولكن إن لم تلتزم بالشرائع فإن الختان لا يعود ختاناً |
Acele edelim. Defin işlemi ve ardından da sünnet için bir saatimiz var. | Open Subtitles | فلنعجّل, لدينا ساعة للجنازة, ومن بعدها الختان. |
Bir çok şeye karşı çıkarız. sünnet olarak günahlarımızdan arınırız. | Open Subtitles | نحن في تحدي مع الإيقاع فنحن نتجرد من السرة أثناء الختان |
Zira sünnet konusunda kadınların da istekli olduğunu öğrenmek açıkçası beni biraz... | Open Subtitles | لأني أود القول بأنني منصدم قليلاً بأن أعرف أن الختان .. عدم الختان |
Acele ettirdiğim için kusura bakma ancak sünnet düğününde olmalıyım, acele edelim. | Open Subtitles | آسف لتعجيلك, لكنني يجب أن اكون في عملية الختان لذا أسرع |
Daha sünnet olmamışken, Munni'nin ailesini bulmama yardım et. | Open Subtitles | الرجاء مساعدتنا في العثور على أولياء الأمور موني و قبل أن تحصل على الختان. |
sünnet derisini, deri naklinde kullandıklarını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنهم يستخدمون أجزاء الختان في ترقيع الجلد |
Bu dondurmanın içinde bok gibi sünnet derisi olsa haberimiz olmaz. | Open Subtitles | قد يوجد كمية كبيرة من أجزاء الختان في هذه المثلجات، ما أدرانا؟ |
Agnes küçük bir kızken zarar görmüştü, rızası olmadan sünnet edilmişti 10 yaşındayken ciddi bir karar verdi, kendi toplumunda bu adetin son bulmasını istiyordu. | TED | لقد تم ختانها ضد ارادتها عندما كان عمرها عشر سنين، بالفعل عقدت العزم على انها لا تريد ان تستمر ممارسة الختان في مجتمعها. |
Mısır'daki ortalama bir kadının, kızlarının kadın Sünneti olması konusunda pek söyleyebileceği bir şey yok. | TED | المرأة العادية في مصر لايمكنها الدفاع عن بناتها لمنع حصولهم على الختان وأمور أخرى. |
Sünneti ben icat ettiğim için beni kıskandılar ve beni cennetten kovdular. | Open Subtitles | ألقوا لي من السماء 'السبب أنهم كانوا يغارون انني اخترعت الختان. |
Bir gün kadın genital sakatlaması türlerinin tablosuna bakıyordum. Kısaca KGS diyeceğim | TED | ذات يوم، كنت أنظر الى الرسم البياني لأنواع الختان المختلفة سأختصرها ب ختان الاناث. |
Bir şey bana bu Bris'in iyi olmadığını söylüyor ahbap. | Open Subtitles | أشعر بأنّ الختان ليس شيئاً جيداً |
İyi. Sünnetli misin? | Open Subtitles | جيد جيد , الختان ؟ |
İbranice "Gozer" in manası sünnetçi. | Open Subtitles | إذاً "قوزر" باللغة العبرية تعني - الجراح اللذي يعمل الختان - |
Jeep'le dolaştığı sene 4.500 kızı zorla kesilmekten kurtardı. | TED | في السنة التي أشترينا لها السيارة الجيب، أنقذت 4,500 فتاة من الختان. |