Gazozunu embesil bir sporcuya açtıran utangaç, sıradan bir kız. | Open Subtitles | تلك الفتاة الخجولة واللطيفة التي تخلت عن عذريتها لأحمق ما |
Ve çok utangaç, duyarlı ve tatlı yaratıkların kabilesi tarafından etrafının çevrilmesi anlayışıyla çalışmak istedik. | TED | وأردنا أن نشتغل بمبدأ كوننا محاطين بقبيلة من المخلوقات الخجولة للغاية والحساسة واللطيفة. |
- Hayır bizi anlatan şarkıyı söyleyelim. - Biz "Küçük utangaç Menekşeleri" biliyoruz. | Open Subtitles | كلا، لنغني عنا نعرف أغنية عن زهرة الفيوليت الخجولة |
Etkileyici bakışların, utangaç gülümsemen ve yalnızca bana açılabildiğini söylemen? | Open Subtitles | أعنى ، بعيونك اللطيفة و إبتسامتك الخجولة و قدرتك على الكلام بشكل مفتوح معى فقط ؟ |
Bütün erkeklerin tuzağına bu utangaç kız numarasıyla düşürüyorsun işte. | Open Subtitles | الفتاة الخجولة الشهيرة تدعو كل الفتيان للسقوط |
Bak, lise senin için zor geçtiğini biliyorum ama artık sen o eski utangaç garip kız değilsin. | Open Subtitles | اسمعي، إنني أدرك بأنَّ المدرسة الثانوية كانتصعبةًعليكِ، لكنكِ لم تعودي تلك الفتاة الخجولة والمُحرِجة |
Şu, teyzemin beni evlendirmek istediği utangaç kız. | Open Subtitles | تلك الفتاة الخجولة التي كانت ماشي تريد لي أن أتزوج.. |
Bu küçük utangaç balıklar aslında tam olarak somon sayılmazlar, fakat yine de hiçten iyiler. | Open Subtitles | تلك الأسماك الصغيرة الخجولة ليست بالضبط سلمون لكنهم أفضل من لا شيء |
Senin utangaç oda arkadaşın, şarkılarının ne kadar değerli olduğunu... bilmiyordu, ama sen biliyordun değil mi? | Open Subtitles | زميلتك في الغرفة الخجولة لم تكن تعرف مدى قيمة أغانيها و لكنك كنت تعرف ، أليس كذلك ؟ |
En utangaç, gösterişsiz kızlar bile sürtük gibi giyinirler. | Open Subtitles | الفتيات الخجولة والعائلية نوعاً ما ترتدي أزياء كالعاهرات |
utangaç küçük kuklaların bana yüz vermeyi kesmesini söyle. | Open Subtitles | أطلب من دميتك الصغيرة الخجولة أن تتوقف عن النظر إلي بهذا النحو. |
Bana geçen akşam poz vermek istemeyen utangaç kız nerede? | Open Subtitles | والآن أين أصبحت تلك الفتاة الخجولة والتي كانت ترفض أن أخذ لها صوراً في تلك الليلة؟ |
Âşıkları, utangaç tavırlarını ve görünüşlerini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر العشاق, لفتاتهم الخجولة ونظراتهم |
Ben Lynne ve bu da benim utangaç kızım Mykaela. | Open Subtitles | انا لين، وهذه ابنتي الخجولة ميكائيلا. |
Örneğin, kamera tuzakları yaygın bir araçtır, biyologlar tarafından ormanda saklanan utangaç hayvanların resimlerini çekmek için kullanılır, ancak bunlar hareketle aktif olan kameralardır, bu yüzden bir hayvan ne zaman yolundan geçerse resim çeker. | TED | على سبيل المثال، افخاخ الكاميرات هي أداة شائعة مستخدمة من قبل علماء الأحياء لالتقاط صور للحيوانات الخجولة التي تختبئ في الغابات، ولكن هذه الكاميرات مزودة بمجسات تشيغل عند الشعور بالحركة، لذا فهيا تلتقط صورة كل مرة صورة لحيوان يعبر بهذا الطريق. |
utangaç kelimeler sorudan dışarı.. | Open Subtitles | الكلمات الخجولة لا مكان لها... |
utangaç kelimeler sorudan dışarı.. | Open Subtitles | الكلمات الخجولة لا مكان لها... |
~Utangaç gelin, yanakları al al, gidiyor | Open Subtitles | هاقد اتت عروسنا الخجولة |
utangaç gelinim de buradaymış! Çek git, Patrice! | Open Subtitles | هاهي العروس الخجولة - (تراجعي يا (باتريس - |
Ve bu utangaç, içine dönük kadın da Vanessa Moore. Kız kardeşim. | Open Subtitles | وهذه السيدة الخجولة الانطوائية هي (فينيسا مور)، شقيقتي |