| - Adam kaçırma federal bir suçtur. Bu FBI meselesi. | Open Subtitles | الخطف هو جريمة فيدرالية إنها مسألة تخص الأف بي أي. |
| Bu suçluların kaçırma ve kurbanlarını saklamada yetenekli olduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أن هؤلاء المعتدون ماهرون في عمليات الخطف وإخفاء ضحاياهم |
| Bay başkan, Bu kaçırma olayının amacı nedir? | Open Subtitles | سيدي الوزير، ماذا تقول عن أحداث الخطف هذه؟ |
| Evet memur bey, bir kaçırılma olayını bildirmek istiyordum. | Open Subtitles | نعم، ضابط. نعم، أود أن الإبلاغ عن الخطف. |
| Önceki kaçırılma alanlarının slaytları var. | Open Subtitles | ماذا وجدت؟ لقد جمع المعلوماتمن جميع المواقع قبل عمليات الخطف |
| At Triple Crown'u kazanacak. Sahibi adam kaçırmaktan içeri girecek. | Open Subtitles | الحصان يفوز بتاج الثلاثية والمالك يسجن بتهمة الخطف |
| Çocuk kaçırma olayında şüphelenilen ve intihar eden bayan. | Open Subtitles | و التى إتهموها بطريق الخطأ بتهمة التواطؤ فى الخطف |
| Tren kaçırma işiyle bağlantım olduğunu mu düşünüyorsunuz? Unutun gitsin! | Open Subtitles | هل تريد أن تربطني بعملية الخطف تلك إنس ذلك |
| Bu adam kaçırma işi beni gerçekten sinirlendiriyor. | Open Subtitles | حادثة الخطف هذه تجعلنى عصبى المزاج حقاً. |
| Simon, Robert E. 1986'da yakalanmış. Gasp. Çocuk kaçırma. | Open Subtitles | سايمون روبرت اعتقل عام 86 بسبب التعذيب و الخطف من 10 الى خمسةعشر |
| Robert Earl'ün Dade'deki çocuk kaçırma davasında savcıydı. | Open Subtitles | هي كانت النيابة فى محاكمة روبرت ايرل عن قضية الخطف في ديد. أيلفت هذا إنتباهك؟ |
| Kasap'ınkinden daha farklı bir kaçırma yöntemi. | Open Subtitles | يبدو كانهما تعرضا لذلك أثناء عملية الخطف هذا نهج مختلف عن طبيعة أعمال الجزار |
| Polis, bir kaçırma şüphelisini köşeye sıkıştırdıklarını düşünerek işi ertelemişlerdi. | Open Subtitles | تأخرت الشرطة لأنهم ظنوا أنهم حاصروا مشتبه في الخطف |
| Durumu etkilemek için adam kaçırma veya tehdide baş vuracak kimse var mı? | Open Subtitles | هل سيلجأ أحدهم ..إلى الخطف والابتزاز للتأثير على الوضع؟ |
| Hakkınızdaki suçlamalar, silahlı soygun, adam kaçırma, 3 cinayet. | Open Subtitles | أملي عليه تهمه سطوبالاكراه,الخطف, و ثلاثة جرائم قتل من الدرجة الاولى |
| kaçırılma son derece tehlikeli ve ahlaken... | Open Subtitles | وذلك الخطف ذو خطورة مكتسبة ومستوعب أخلاقياً |
| kaçırılma mahallindeki binanın yan duvarında bulduk. | Open Subtitles | وجدنا كميات صغيرة على جانب مبنى موقع الخطف حسناً |
| Gariptir, kaçırılma ve kurtarma işinin çok heyecanlı olacağına gerçekten inanmıştım. | Open Subtitles | حقاً أعتقدت موضوع أن الخطف والإنقاذ سيكون إثارة كبيرة لكن بعد فترة |
| Bay Peabody, çocuk kaçırmaktan, şehri pervasızca riske atmanızdan ve çeşitli büyük trafik ihlallerinden tutuklusunuz! | Open Subtitles | سيد بيبودي ، أنت قيد الاعتقال بتهمة الخطف والقيادة الخطرة وارتكاب اخطر الجرائم |
| Hastane yatağındayken, genç bir çocuğu kaçırıp öldürmenin zor olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | يصعب عليه الخطف وقتل صبي صغير عندها تشعر أنت بحال أفضل كنت أتصور |
| - Adam kaçırmaya yardım, federal bir soruşturmayı engelleme, çalıntı mal satma! | Open Subtitles | سأمسك بك على المساعدة و التحريض على الخطف التدخل في تحقيق فيدرالي و بيع أملاك مسروقة |
| Varillere bakılırsa, çocukları kaçırmadan cesetleri ne yapacağını düşünüyormuş. | Open Subtitles | والبرميلان يمثلان أن أحداً كان يفكر بأن يتخلص من الجثث قبل الخطف |
| Övgü dolu dosyasına gasp ve adam kaçırmayı da artık ekleyebiliriz.. | Open Subtitles | والآن يمكننا إضافة الخطف والابتزاز على لائحة أوسمته |
| Adam kaçırmanın, tecavüzün ve cinayetin %99'luk ani düşüşü hakkında ciddiyim. | Open Subtitles | إنني جادة بشأن تقليل الخطف والإغتصاب و القتل بنسبة 99 بالمائة |
| Bu da kaçırılmanın arkasında bir tarikatın olabileceğini gösteriyor. | Open Subtitles | مما يعزز إشتباه أن من وراء الخطف هم طائفة دينية |
| - Bu kaydı ambulans şirketi verdi ve kasetteki görüntüler dışında kaçırılmayla ilgili... | Open Subtitles | و بالإضافة لشريط الفيديو، فهو الدليل الوحيد لدينا على الخطف |
| Çünkü çocuk kaçırmaların çoğunu uzaklaştırılmış eşler yapar. | Open Subtitles | لماذ؟ لأن معظم عمليات الخطف ترتكب من قبل الأزواج المُبعدين |