Sonuç, bunlar bilişsel, telekinetik, psişik yetenekleri olan birbirine bağlı çocuklar. | Open Subtitles | الخلاصة: هم أطفال عاديون لديهم قدرات إدراكية وتحريكية وروحانية وكلهم متصلين |
Vardığımız Sonuç şuydu, sihrin yerini makinalar aldı. | TED | الخلاصة التي توصلنا إليها هي أن السحر اُستبدل بالآلات. |
Sonuçta, pazar günü yarışamaz. | Open Subtitles | الخلاصة أنه لا يستطيع أن يشارك بالسباق يوم الأحد |
İşin özü; evrim, dikey ya da kusursuz algının tarafını tutmaz. | TED | الخلاصة هي أن التطور لا يحابي الحقيقة، أو الإدراك الدقيق |
Özetle, güzel ve dışarıda bir yerde yaşamak istiyorum. | Open Subtitles | الخلاصة: أنني أريد العيش في مكان جميل في الخارج |
özet olarak, ne kadar zorlarsam zorlayayım bir türlü kırılmasını sağlayamadım. | TED | الخلاصة أنّني مهما حاولت، لم أتمكّن من كسرها. |
Özetlersek, bu standart bir çılgın bilim insanı laboratuvarı. | Open Subtitles | الخلاصة إذاً ، حصلنا على مختبرك العلمي القياسي الجنوني |
Sonuç olarak bilgilerin nasıl verileceği konusuna gelirsek bilgiler şirketlerden doğrudan geliyor. | TED | لكن الخلاصة أننا عندما نتحدث عن ماهية إعطاء هذه المعلومات هي تأتي من الشركات نفسها. |
ES: Evet. Sonuç olarak istihbarat dünyası terörizmi başka şeylerin üstünü örtmek için kullanır. | TED | إد: نعم الخلاصة هي أن الحرب على الإرهاب دائمًا كانت مانسميه في عالم الإستخبارات بغطاء العملية. |
Sonuç olarak, tahmin edilen satışın üçte birini yapmayı başarırsak şirketinizin nakit akışını ikiye katlarız. | Open Subtitles | الخلاصة إذا حققنا ثلث المبيعات المتوقعة سنضاعف سيولة شركتك |
Sonuç olarak, yakıldığınız sürece hiçbir yere gitmiyorsunuz. | Open Subtitles | الخلاصة طالما تم كشفك. فلن تذهب لأي مكان |
Sonuç olarak, yakıldığınız sürece hiçbir yere gitmiyorsunuz. | Open Subtitles | الخلاصة طالما تم كشفك ,فلن تذهب لأى مكان |
Sonuç, malzemeleri toplayıp kendimize bir silah yapacağız hepsi bu. | Open Subtitles | الخلاصة هي، نحضر المكونات ونصنع لنفسينا سلاحاً نهاية القصة |
Sonuçta... sizi yakanın kim olduğunu bulana dek...hiçbir yere gitmiyorsunuzdur.. | Open Subtitles | الخلاصة.. مالم تحل موضوع من حَرقك فلن ترتقي لشيء |
Sonuçta... sizi yakanın kim olduğunu bulana dek... hiçbir yere gitmiyorsunuzdur. | Open Subtitles | الخلاصة.. مالم تحل موضوع من حَرقك فلن ترتقي لشيء |
Sonuçta... sizi yakanın kim olduğunu bulana dek... hiçbir yere gitmiyorsunuzdur. | Open Subtitles | الخلاصة.. مالم تحل موضوع من حَرقك فإنكَ لن ترتقي لشيء |
Neyse işte, işin özü hem kendi gücümü hem de Sennin gücünü kullanmana izin vereceğim. | Open Subtitles | الخلاصة هي أنني سأدعك تستخدم كلاً من تشاكراي وتشاكرا الناسك حاليًا |
Peki, sözün özü şu: Hızdaki artıştan dolayı ve kainatta yaşanabilir mülkün uçsuz bucaksızlığından dolayı, 24 yıl içinde bir sinyal duyacağımızı düşünüyorum. | TED | الخلاصة هي بسبب زيادة السرعة و بسبب الاعداد الضخمة للأماكن المسكونة في الكون، اعتقد اننا سوف نلتقط اشارة خلال ال24 سنة المقبلة |
Yani Özetle kırık bir dizim ve zar zor gördüğüm bir kızım var. | Open Subtitles | اذا الخلاصة: انا لدى رجل مكسورة,لدى ابنه نادرا ما اراها, |
Dur, dur, dur. özet kısmı. | Open Subtitles | اوه ، مهلاً ، مهلاً ، مهلاً هاهي صفحة الخلاصة |
Özetlersek... | Open Subtitles | ايها المحقق, الخلاصة |
İşin özeti, senden çok daha fazla eşyam var. Adalet işte. | Open Subtitles | الخلاصة هي أن لدي أغراض أكثر منك بكثير، العدل هو العدل. |
Uzun lafın kısası, Büro'ya kullandığını söylersem eğer, bir daha asla çalışamazsın. | Open Subtitles | الخلاصة أنّه إن أخبرت المباحث الفيدرالية أنّك تتعاطى، فلن تعمل مجدداً. |
Demek istediğim, kürsüden inmene sebep olan ulusal güvenlik meselesini açıklayabileceğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | الخلاصة هى أننى أعتقد أنه يمكننا تفسير مشكلة الأمن القومى التى اخرجتك من على المنصة |
özetlemek gerekirse, oyuna güvenmemiz gerekiyor. ve yaratıcı olmaya güvenmemiz gerekiyorki arada bir bağlantı olsun. | TED | الخلاصة هي أننا نحتاج إلى الثقة لنلعب، ونحتاج للثقة لنكون خلّاقين، لذا هناك علاقة بين الإثنين. |