Belki sıcak bir banyo ve bir bardak ılık keçi sütü... | Open Subtitles | ربما حمامٌ ساخن و كوبٍ من اللبن الدافيء.. |
Cevap yoktu, sonra içeri girdim ve ilk karşılaştığım şey ılık kandı. | Open Subtitles | دخلت البيت ورأيت الدم الدافيء لحظة دخولي |
Radyoda eskilerden bir şarkı çalıyor ve ılık bir rüzgar eşliğinde güneş ensenizi kavuruyor ve katettiğiniz her kilometre boyunca bütün problemlerini geride ve geçmişte bıraktığını hissediyorsun. | Open Subtitles | والشمس تحرق رأسك مع النسيم الدافيء وفي كل ميل تسيره ترى مشاكلك بعيدة عنك ومنذ زمن بعيد. |
Eskiden miksere öksürüp şurubu ve ılık süt koyardım, onu kullanırdım. | Open Subtitles | وانا اعتدت على تناول قبضه من حبوب الداونرز في الخلاص مع دواء الكحه والحليب الدافيء |
Vince'in bu sıcak, bu komik tarafının halkla buluşması çok iyi olurdu. | Open Subtitles | سيكون رائعاً إن.. وصل جانبه الدافيء و المرح للناس |
Size tuhaf gelebilir ama gezegeni bir buz çağına sürükleyen bu sıcak akıntı oldu. | Open Subtitles | غريب كما يبدو كان هذا التيار الدافيء الذي قلب هذا الكوكب إلى عصر الجليد |
Hava da sanki ılık bal gibi gelirdi. | Open Subtitles | و الهواء كان تماماً مثل العسل الدافيء |