| Cinayetten iki saat önce bu broşu giydiğini kabul etti. | Open Subtitles | أنت للتو اعترفت أنك ارتديت الدبوس قبل ساعتين من الجريمة، |
| Annen hep bu broşu istemiştir. | Open Subtitles | تعلمين, أن أمك لطالما حلمت بالحصول على هذا الدبوس |
| İğne kafa kendinden geçti ama bunu izleyin. Ne diyor? | Open Subtitles | رأس الدبوس فى الخارج ولكن شاهد هذا ماذا يقول ؟ |
| Her neyse, broş çalındı ve arkadaşım Onu bana göstermekten dolayı kovuldu. | Open Subtitles | على أية حال، يُسرق الدبوس، وصديقتي تُطرد لعرضها الدبوس إلي |
| Bence bunu yapanlar Eloise Kurtz'e bu iğneyi veren insanlardı. | Open Subtitles | وأعتقد من فعل ذلك هو الذى أعطى ألويس هذا الدبوس. |
| Sakın pimi çıkarma. | Open Subtitles | لا تفعل ذلك لا تسحب الدبوس لأن الهواء هنا أصبح مضغوطاً كفاية |
| Şu kahrolası rozeti de çıkar. | Open Subtitles | و أرجو أن تتخلص من هذا الدبوس الذي تُعَلِّقَه |
| O Rozet de ne? Barış işareti efendim. | Open Subtitles | ما هذا الدبوس المُعَلَّق على سُتْرَتِك أيها الجندي ؟ |
| Ve sonradan anladım ki, Birileri benim kartımı broşu çalmak için kullanmış. | Open Subtitles | وبعد ذلك أكتشف أن هناك شخص ما إستعمله لسرقة الدبوس |
| Lawrence'ın broşu ortaya çıkarmasını sağlayacağım | Open Subtitles | أجعل لورانس يجلب الدبوس للخارج من الخفاء |
| Eğer broşu sakladığı yerden çıkartmayı başarabilirsek, | Open Subtitles | إن أمكنني أن أجعله يحضر الدبوس للخارج وليس في الخفاء |
| Belki sen gazını çıkarırken bu iğne açılmıştır. | Open Subtitles | ربما برز هذا الدبوس عندما كنت تجعلينها تتجشأ |
| Yanığın genişliğine, iğne deliğindeki ayrıntılara ve kullanılan yanıcı maddeye bakarak hırsızın etiketleri sökmek için ne kullandığını tespit ettim. | Open Subtitles | إذاً إستناداً لعرض الحرق وتفاصيل الدبوس والوقود لقد ضيقت أحتمال ما يستعمله المشتبه |
| Bir süre sonra, bir iğne ucu bulup patlayıp sönmeye çalışan, bir balon gibi oluyorsunuz. | Open Subtitles | فالمرء يكاد يصبح مثل البالون بعد فترة والبالون ينظر نحو الدبوس لينخزه ويريحه من الضغط |
| Pembe dizisi iptal edilince belki de broş onun üzüntüden kurtuluş yolu haline geldi. | Open Subtitles | عندما أُلغي مسلسلها اللاتيني، ربّما قد تشبع الدبوس المزخرف برغبتها بالهروب. |
| Bu takım, broş ve kâğıda ihtiyacın olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | أنت تقول أنك تحتاج هذه البدلة وهذا الدبوس |
| Bunu yapanlar, Eloise Kurtz'e bu iğneyi veren insanlardı. | Open Subtitles | وأعتقد من فعل ذلك هو الذى أعطى ألويس هذا الدبوس. |
| Hayır. Öyle olması şart değil. İğneyi başka biri vermiş olabilir. | Open Subtitles | لا.شخص أخر يمكن أن يكون قد اعطاها الدبوس. |
| Kim pimi olmayan bir el bombası görürse, o benimdir haberi olsun. | Open Subtitles | لو وجد أحدكم قنبلة يدوية منزوعة الدبوس ، فهي لي |
| Kılavuz paraşüt hava ile dolunca pimi çeker ve ana muhafazayı açar. | Open Subtitles | ينجذب هذا الدبوس لتفتح المظلة الرئيسية افتح مظلتك الرئيسية |
| Monk.25.mezunlar toplantısı için bütün hafta aynı rozeti takıyordu. | Open Subtitles | مونك كان يضع نفس الدبوس طوال الاسبوع من اجل حفلة لم الشمل |
| Ama ordan mezun olmadı, Bu onun rozeti değil. | Open Subtitles | لم تكن من الخريجين لذلك هذا الدبوس ليس لها |
| Bu Rozet sadece senato üyeleri tarafından takılabilir. | Open Subtitles | هذا الدبوس لا يرتديه الا فقط من أعضاء مجلس الشيوخ |
| Yoksa götüne bomba soktururum, pimini de bizzat çekerim. | Open Subtitles | أقسم , أني سأجعلهم يحشون قنبلة في مؤخرتكِ و يسحبون الدبوس |
| Görüyor musun? Blöf yapmıyor. Pini çıkartıp herkesi havaya uçuracak. | Open Subtitles | أنّه لا يمزح بمجرد أن يسحب الدبوس الجميع ينفجر |
| Bahse girerim kafanda bir zımba ile hiç de iyi görünmezsin. | Open Subtitles | و أراهن بأنك لا تبدو بمظهراً جيد جداً مع الدبوس على جبينك |
| Bu da senin zıpçıktı tokan! Al şunu! | Open Subtitles | هذا الدبوس الخاص بكَ أيها الوغد, خذه |
| Bana evrakları göster, ben de sana bu raptiyeyi kimden ve neden çaldığımı söyleyeyim. | Open Subtitles | أرني الأوراق , وسأخبرك بالضبط من كان الشخص الذي سرقت منه هذا الدبوس ولماذا |