Bak şimdi, sen Ballon malikanesine dön ve biraz daha ipucu ara. | Open Subtitles | أنظر .. إرجع إلى منزل بالون .و إبحث عن مزيد من الدلائل |
Sonu gelmeyen ipucu ve çıkarımlar listesini, Lestrade ve gazetecilere papağan gibi tekrarlamak. | Open Subtitles | قائمة لا تنتهى من الدلائل و الآستنتاجات لكى ارددها كالببغاء للصحفيين ول ليستراد ؟ |
Parçalı, geçici görüntüleri bir araya getiriyordum, bilinçli olarak ipuçlarını inceliyor, hiçbir şey görmeyene dek, dağınık dürbünün içerisinde bir mantık arıyordum. | TED | جمعت صورا مبعثرة ، صورا عابرة، حللت الدلائل بوعي بحثت عن بعض المنطق في مشهدي المتداعي حتى لم أعد أرى شيئا أبداً. |
- Şimdi bütün kanıtları gördüğümüze göre - Bekle! İtiraz ediyorum. | Open Subtitles | الأن و بعد ان رأينا كل الدلائل انتظر,انا اعتراض |
Bunun kesinlikle pek çok kanıtı var. | TED | هناك بالتأكيد دليلاً على ذلك، الكثير من الدلائل. |
Bak, konuştuğumuz şeylerin delilleri bu dosyada. | Open Subtitles | أنظري ، هذا الملف مع جميع الدلائل الرئيسية التي كنا نتحدث عنها |
Denemeler kişinin kendine ait bir tez bulmasını ve bu tezi ispatlamak için kanıtlara dayalı bir sav öne sürmesini gerektirir. | TED | ان كتابة المقال تستلزم كتابة فرضيات واطروحات الفرد الشخصية، ثم القيام بتجارب قائمة على الدلائل لاثبات تلك الفرضيات. |
Araştırmacılarımızın ellerinde birkaç delil var ve çok yakında bir şüpheliyi gözaltına alacağımızı ümit ediyoruz. | Open Subtitles | .. محققينا ، لديهم بعض الدلائل .. ونأمل أن يكون لدينا مشتبه به في الحبي قريباً |
Ve tüm işaretler en yüksek doğurganlık için bu geceyi gösteriyormuş. | Open Subtitles | وتشير كل الدلائل إلى أن أقصى خصوبة ستكون هذه الليلة تحديداً |
Ne çeşit ipucu olduğu dair bir ipucu verir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك اعطائي دليل عن الدلائل التي نبحث عنها؟ |
Belki de mesajların içinde gönderene dair bir ipucu vardır. | Open Subtitles | ربما هناك بعض الدلائل في الرسائل عمن أرسلها |
Bu davadaki her ipucu tekrar Narkotik bölümüne dönüyor. Her biri! | Open Subtitles | كل الدلائل في هذه القضيه تشير الي قسم مكافحة المخدرات كل دليل واحــد يشير لذلك |
Ama Scotland Yard da aynı ipuçlarını görmedi mi? | Open Subtitles | ولكن, ألم ترى اسكوتلانديارد نفس هذه الدلائل ؟ |
Gerçek ipuçlarını üst katlarda gerçek odaları olan insanlara vermen gerekiyor sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان من المفترض بك أن تمرري الدلائل لشخص مركز عمله فوق الأرض |
- Şimdi bütün kanıtları gördüğümüze göre - Bekle! İtiraz ediyorum. | Open Subtitles | الأن و بعد ان رأينا كل الدلائل انتظر,انا اعتراض |
Gerçeği değiştirip kanıtları gizlemek, mesleğimdeki ünümü zedelerdi. | Open Subtitles | عندما تشوه الواقع و تخفى الدلائل , تؤذينى أكثر مما قد تؤذينى سمعتى المشوهه |
Onun avukatı olarak en ufak kanıtı bile kullanabilirim. | Open Subtitles | كونى محاميا لها, يجعلنى استخدم اى ثغرة فى الدلائل |
Tüm delilleri bulmak nasıl bu kadar kolay oldu bilmiyorum. | Open Subtitles | فلم أصدِّق كم كان الأمر سهلًا للعثور على كلّ تلك الدلائل. |
Aleyhindeki kanıtlara karşın polis onu neden serbest bıraktı? | Open Subtitles | لماذا الشرطةَ أطلقت سراحه فجأة بكل الدلائل التى كانت ضدّه ؟ |
Davamla ilgili kanıtların delil zincirinde bir sorun çıktığını söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن هناك اختراق حدث بالغرفة التي يحتجزون بها الدلائل المتعلقة بقضيتي |
Bütün işaretler şiddetli kalp krizi olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | كل الدلائل تشير إلى أنه كان التاجية واسعة النطاق. |
Ama baktığınızda, Audrey Strange'i suçlayan kanıtların da sahte olabileceği hemen görülebiliyor. | Open Subtitles | عندما تراها مرة اخرى فستجد ان كل الدلائل اصبحت ضد اودرى سترينج وقد تكون كلها مزورة |
Bütün bu kötü belirtilere rağmen yarının daha iyi olacağına inanıyorlar. | Open Subtitles | يؤمنون رغمَ كلّ العقباتِ و الدلائل أنّ الغدَ سيكون أفضلَ من اليوم. |
Ama cevaplanması gereken sorular var. - deliller onunla birlikte mezara gidebilir. | Open Subtitles | ولكن هناك اسئلة لابد من الحصول عليها حول وفاتها الدلائل قد تدفن معها |
Eski belirtiler kuantum tünellemenin burada rol oynayabileceğini gösteriyor. | TED | الدلائل الأولية تشير إلى أن نفق الكم قد يلعب دوراً في هذا الأمر. |
Olay yerindeki ön incelemede yüksek miktarda güç ve şiddet tespit edildi. | Open Subtitles | الدلائل الأولية بموقع الجريمة... توضح وقوع قدراً لا بأس به من القوة الجسدية والعنف. |
Ayrıca geleceğin, şimdiki delillerin muhtemelen ispatlayabildiğinden daha iyi olacağına inanırlar. | Open Subtitles | ويصدقون بأن المستقبل سيكون أفضل من الدلائل التي في الحاضر وأنها قد يكون لها تبرير |
Pek çok felsefem var, ama bu, içinde bulunduğumuz durumda, yani çok sayıda kanıt olduğu durumlar için olanı. | Open Subtitles | لا لدي الكثير منها لا أنا اتكلم عن التي لها علاقة للأن, عند التعامل مع كميات كبيرة من الدلائل |