kan kanserleri genellikle kök hücrelerdeki mutasyonlardan dolayı meydana gelir. | TED | ينشأ سرطان الدم في العادة بتشوّهات جينية في الخلايا الجذعية. |
Tüple 25 mililitre oksijen verin, 20 dakika içinde kan tahlili yapılsın. | Open Subtitles | ضعوه على 25 ليتر بالأنبوب الأنفي وارسموا غازات الدم في عشرين دقيقة |
O yüzden sadece yatakta ve alttaki zeminde kan var. | Open Subtitles | مما يفسر سبب وجود الدم في حدود السرير والأرضية أسفله |
Tanrı mısın, melek mi yoksa damarlarımdaki kanı donduran şeytan mı? | Open Subtitles | هل أنت إله أو ملاك أو شيطان يجمد الدم في عروقي؟ |
Adamın teki hortumu açıp her yeri kana bulamış sanki. | Open Subtitles | كأنّ أحدهم أدار الخرطوم ورشّ الدم في كلّ مكان |
Çeyrek litre kanın arabanın bagajına nasıl geldiğini bilmiyor musun? | Open Subtitles | هل لديك فكرة عن كمية الدم في صندوق السيارة ؟ |
Bu bana Niltor'da kan Gölü'nde yelken yaptığım günleri hatırlattı. | Open Subtitles | هذا يذكّرني بالابحار على ظهر خليج قرح الدم في نلتور |
Scott, insanları öldürdün, olan bu. Her yer kan içinde. | Open Subtitles | لقد قتلت الناس هذا ما حدث الدم في كل مكان |
Dolaşım sistemindeki kan hücrelerinin kaynaması suyun bile kaynama noktasıyla aynı. | Open Subtitles | كثافة بلازما الدم في خلايا الدم هي تقريباً ضعف كثافة الماء |
Hayatta kalmazsa kan nakli yapamayız - - Önümüzdeki üç gün içinde. | Open Subtitles | لن ينجو إذا لم نقم بعملية نقل الدم في الأيام الـ3 التالية |
Bu kan dolaşımı o bölgedeki deoksihemoglobin yoğunluğu değişmiş kanın artmasına neden oluyor. | TED | وهذا الدفق في المياه يقوم برفع نسبة ديوكسي هيموغلوبين الموجودة في الدم في تلك المنطقة |
Onüç buçuk saatlik ameliyat boyunca iki defa kalbim durdu, 40 litre kan nakli yapıldı. | TED | خلال ساعات العملية الجراحية التي دامت 13.5 ساعة كدت أُفارق الحياة مرتين .. وتم ضخ 10 لترات من الدم في جسدي |
SPECT görüntüleme, beyindeki kan dolaşımını takip etmek için radyo aktif izleyici kullanan bir tür beyin tarama teknolojisidir. | TED | تصوير SPECT هو نوع من انواع مسح و تصوير الدماغ يستخدم اشعاع نشط ليقتفي اثر سريان الدم في الدماغ |
Şimdi, kan basıncında gördüğümüz bir problem, kan basıncını sabit tutabilmek için vücudunuz yapabileceği her şeyi yapar. | TED | الأن, إحدى المشاكل في النظر إلى ضغط الدم هو أن جسمك يفعل كل شيء يستطيع للحفاظ على ضغط الدم في المستوى نفسه. |
Bir miktar kan içine akarken koldaki şişme sayısına göre, kolundan, kanı ölçebilirsiniz. | TED | في الذراع, يمكنك قياس تدفق الدم في الذراع بمقدار حجم تضخمها عندما يتدفق الدم فيها. |
Ve zehirli yılanlar et yiyen, kan pıhtılaşan bileşikleri sadece bir çıkışa sahip olan özel bölmelerde saklarlar: dişlerden çıkar ve avlarılana veya yırtıcılarına gider. | TED | وتخزن الثعابين السامة سمومها الآكلة للحم، المتسببة بجلطات الدم في حجيرات متخصصة لها مخرج واحد فقط: من خلال الأنياب، ثم إلى فريستها أو من يفترسها. |
Bu su akışı, hayatımızdaki kan akışını taklit eder. | TED | يحاكي تدفق الماء هذا تدفق الدم في الحياة. |
Ciddi şekilde baskıya maruz kalan alanlarda, sinirler ve damarlardaki iletim bloke olabilir sinirlerde iletimin bloke olması uyuşma hissine, kan dolaşımındaki azalma ise bacaklarda şişliğe neden olabilir. | TED | في مناطق هي الأكثر انضغاطًا أعصابكم وشرايينكم وأوردتكم من الممكن أن تنسدّ الأمر الذي يحد من الإشارات العصبية مما يسبب الخدر ويخفّض من تدفق الدم في الأطراف مسببًا تورّمهم |
Adli teknisyenimiz arabandaki kana dayandırarak çözülmemiş cinayeti beşe çıkardı. | Open Subtitles | اعتقال لدينا تكنولوجيا الطب الشرعي تتبعت الدم في سيارتك ل لخمس عمليات قتل غير محلولة |