Bence bu olayda çok zeki birilerinin parmağı var. | Open Subtitles | أظن أن هناك دلالات على الدهاء في هذه القضية |
Şimdi, inanılmaz derecede zeki, oldukça organize bir suçluyu arıyorsunuz. | Open Subtitles | الآن، أنتم في مواجهة مجرم شديد الدهاء بدرجة عالية من التنظيم |
Castle ile evlenmeyi seçecek kadar zeki bir kadın işte! | Open Subtitles | كيف لمرأة بهذا الدهاء تختار الزواج بـ " كاسل " ؟ |
10 kişi kadar kuvvetli ayrıca kurnaz da. | Open Subtitles | لديه قوة عشرة رجال، بجانب الدهاء |
Franklin'in her öğrencisi en az onun kadar kurnaz ve sinsiydi. | Open Subtitles | "أي دراسة عن "فرانكلين يمكن أن تعبر عن الدهاء والتواطؤ على الرجل نفسه |
Ama adalılar hünerli ve becerikli insanlardır. | Open Subtitles | لكن سكان الجزر يبقون صعاباً وواسعي الدهاء |
Yaşam mesajını bir sonraki ondan sonraki ve onlardan da sonraki nesillere aktaracak kadar hayatta kalmayı başarmak için atalarımızın ne kadar dirençli, becerikli ve şanslı olmaları gerektiğini bir düşünün. | Open Subtitles | فكروا في كم القوةِ و الدهاء و الحظ الذي كان عليه أسلافنا الذين لا حصر لهم ليبقو على قيد الحياة |
Keşke o kadar zeki olsaydım. İyi fikirmiş. | Open Subtitles | ليتني كنت بهذا الدهاء فكرة حسنة |
El-ahrairah, Frith'in çok zeki olduğunu biliyordu ve korkmuştu. | Open Subtitles | (آلاهريرا) عَلِمَ أن (فريث) تصرّف معه فى غاية الدهاء وكان مذعوراً |
O kadının o kadar da zeki olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اظن انها بذلك الدهاء |
Pek kurnaz biri sayılmaz. | Open Subtitles | ليست بذلك الدهاء. |
Bayan Todd, siz büyüleyici derecede becerikli bir kadınsınız. | Open Subtitles | آنسة (تود)، أنتِ إمرأة بالغة الدهاء بشكل فاتن. |
- O kadar becerikli olamaz. | Open Subtitles | ليس بذلك الدهاء. |
Ne kadar adanmış ve becerikli. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}في غاية التصميم و الدهاء. |