Biz hala Evden oldukça uzaktayız, ve o hızlı değil. | Open Subtitles | مازال يفصلنا عن الديار الكثير ولمْ تبنَ الدبابة لتسير بسرعة. |
Evden ayrılıp beni koruyacak içgüdülerim ve yedi duyumla maceralara yelken açacağım. | Open Subtitles | علي ترك الديار وخوض غمار الليل مسلحة بغريزتي وحواسي الـ7 فقط لحمايتي. |
Babam Vietnam gazisiydi. Mor kalp nişanını kazanmış ve aşkı bulmak, evlenmek, kendi ailesini kurmak için evine dönmüştü. | TED | كان أبي محاربًا في فيتنام ممن حصلوا على وسام القلب البنفسجي، وعاد إلى الديار ليجد الحب، ويتزوج، ويكوّن عائلته. |
Hiç yolu yok. Öküz gibi çalıştıktan altı ay sonra evime dönüyorum. | Open Subtitles | افسح الطريق، سأعود إلى الديار بعد ،ستة أشهر من العمل الصعب مثل البغل |
Benim için, o Ev her zaman yazmaktı. | TED | بالنسبة لي، تلك الديار كانت دائما هي الكتابة. |
Ama Majisteryum evimize gitmemize izin verip onlarla anlaşmamızı istemeyecek tabii ki. | Open Subtitles | ستجعله السلطة التعليمية سهلا في الوصول إلى الديار |
Bu bizim evde yok. Duş ve banyo aynı zamanda. | Open Subtitles | لم أحصل على شيء هكذا في الديار ، دش و حمام في ذات الوقت |
Her zamanki gibi eve dönmekten ve buranın yöneticilerinden bahsediyordu. | Open Subtitles | عن أنت تعلم, العودة إلى الديار وعن الأشخاص المسؤلون كالعادة |
Evden ayrı ilk yılımı benimle birlikte ayrılmayı seçen küçük kız kardeşimle yönsüz geçirdim. | TED | قضيت سنتي الأولى بعيداً عن الديار أسير بلا هدف بصحبة أختي الصغرى، التي اختارت أن تغادر معي. |
İlk çocuğu Evden 1000 mil uzakta neredeyse ölüyor ve beni buraya gönderen kişi de o. | Open Subtitles | ولدها البكر كاد يموت على مسافة 1000 ميل بعيد عن الديار وهيّ السبب في إرسالي إلى هنا. |
Trenin, beni Evden çok uzağa götürdüğünü farketmedim. | Open Subtitles | لم أدرك بأن القطار أخذني بعيداً عن الديار |
Ama burası Evden öyle uzak ki mesajın buraya ulaşması için en az 25.000 yıl daha geçmesi lâzım. | Open Subtitles | ..لكنها بعيده جداً عن الديار .لذا لن تصل الرسالة قبل 25 ألف عام |
Bu hafta evine gönderilmesi planlanıyordu. | Open Subtitles | وكان قد استعد ليعود الى الديار لاحقا خلال هذا الاسبوع |
Bence evine yakın bir yerde oturmalı. | Open Subtitles | أعتقد بأنّه يجب عليها بأن تبقى قريبة من الديار |
Malibu'lu yetenek Steve Addington evine dönüyor. | Open Subtitles | ابن ماليبو ستيف ادينغتون عائد الى الديار |
Aylaklık ederek, kafayı bularak geçen yıllardan sonra sonunda evime dönmüştüm. | Open Subtitles | ،بعد أعوام من التسكع هنا وهناك أتعاطى المخدرات، وأهدر وقتي عُدت في نهاية المطاف إلى الديار |
Artık evime dönmenin bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | أعتقدُ عليّ التفكير بطريقة للعودة إلى الديار. |
Buraya ilk geldiğim zamanı hatırlıyorum, ne kadar iyi hissettirdiğini... Ev gibi. | Open Subtitles | اتذكرعندماأتيتهنا لأولمرة.. كيف كانشعوريتلكالليلة.. وكأني في الديار |
Ve eğer onu yenip ışığın hakimiyetini geri getirseydin hepimiz evimize gidebilirdik. | Open Subtitles | وإن كان بإمكانك الفوز، إن أعدت النور , كحاكم للقانون إذاً، ربما يمكننا جميعاً الذهاب إلى الديار |
Okyanusu gördüğümüz zaman evde ve güvende olduğumuzu anlarız. | Open Subtitles | عندما رأينا المحيط, عرفنا أننا في الديار, وأننا بأمان. |
Yok, eve şampiyon olmamıza yardım etmeye gelmediğine karar verdim. | Open Subtitles | إرتأيتُ أنكِ لم تعودي إلى الديار .لمساعدتنا على ربح النهائيّات |
Yuvana döndüğün gün ben de işbaşı yaptım. | Open Subtitles | سُمِح لي بمزاولة العمل في اليوم الذي عـدتي فيه إلى الديار |
Bazılarının ise, vücutları yaşam boyu işaretlendi, kamplardan sağ kurtulup evlerine dönmelerine rağmen. | Open Subtitles | ومن النساء من باتت جلودهن شائهة حتى مَماتهن، رغم الرجوع إلى الديار. |
Senin kadar zeki birinin memlekette uygun iş bulamamasına şaşırdım. | Open Subtitles | كنت مستغرباً أن شخص بقدر ذكائكِ لم يتمكن من إيجاد عملاً مناسباً في الديار. |
Gidecek bir Evim olduğundan emin değilim ama yine de teşekkürler. | Open Subtitles | لست متأكدا من وجود الديار, ولكن شكرا على سؤالك |
Neil aynı hızla koşmaya devam ediyorsa çoktan Evin yolunu yarılamıştır. | Open Subtitles | "نيل" المسرع كان يركض, والان هو في منصف الطريق الى الديار. |
- Göç memlekete gitmekle ilgilidir. | Open Subtitles | ـ لا ـ الهجرة بالعودة إلى الديار ـ الديار |