İşimiz diplomatik paketleri gideceği yere götürmek ve soru sormamak. | Open Subtitles | عملنا هو إيصال الرزمات الديبلوماسية لوجهتها ولا نقوم بطرح الأسئلة. |
Bu arada, bu sana bu sabah Londra'dan uçakla diplomatik bir çantada geldi. | Open Subtitles | بالمناسبة ، هذا جاء لك من لندن هذا الصباح ، فى الطائرة فى الحقيبة الديبلوماسية |
diplomatik çantayı taşıyan adam hakkındaki sorularınızı cevaplamaktan memnuniyet duyarım. | Open Subtitles | سأكون سعيدة بإجابة أسئلتك عن الرجل حامل الحقيبة الديبلوماسية. |
İkimiz de biliyoruz ki, yakalanırlarsa diplomatik kanal filan kalmaz. | Open Subtitles | أنا وأنتِ نعرف أنه لو وضع الكولومبيون أيديهم على رجالي لن يكون هناك حل بالطرق الديبلوماسية |
diplomasi ulusların birbirleriyle olan ilşkilerini yönetmekle ilgilidir. | TED | الديبلوماسية هي إدارة العلاقات المتبادلة بين الأمم. |
Bilmeni isterim ki bu sabahki patlaman 4 yıllık diplomasiyi tehkileye atmış olabilirdi. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم أنّ فورتك هذا الصباح قد عرضت للخطر أربع سنوات من الديبلوماسية الحذرة |
Bu fotoğraflar, diplomatik denetimden geçerken çekildi. Bu çok mantıksız. | Open Subtitles | هذه الصُور ألتقطت له بمجرد عبورة نقطة التفتيش الديبلوماسية |
Oradaki yaklaşmakta olan adam, o. Burada da diplomatik denetimden geçiyor. | Open Subtitles | وهذا هو يعــبر نقطة التفتيش الديبلوماسية |
Dediğimiz gibi, kuryeler diplomatik nakliyat içeriği hakkında bilgilendirilmezler. | Open Subtitles | مثلما قلنا، السعاة لا يتم إخبارهم بمحتويات الحمولات الديبلوماسية. |
diplomatik Güvenlik Hizmeti kuryeleriyiz. | Open Subtitles | نحن السعاة الذي يعملون لمصلحة خدمة الأمن الديبلوماسية. |
diplomatik ilişkiler konusundaki Viyana Anlaşması tüm diplomatların yerel mahkemelere karşı tam dokunulmazlığı olduğunu belirtiyor. | Open Subtitles | تقول اتفاقية فيينا حول العلاقات الديبلوماسية أن جميع الديبلوماسيين يتمتعون بحصانة كاملة فيما يتعلق بالمحاكم الوطنية، |
Ulaşım kayıtlarına göre, diplomatik çantanın dost elçiliklere götürülmesinde bir sakınca yok. | Open Subtitles | وفقا لنصوص السفر، تسليم الحقائب الديبلوماسية إلى سفارات حليفة مسموح به |
diplomatik dokunulmazlığımız gitti. | Open Subtitles | حصانتنا الديبلوماسية قد زالت شبكاتنا قد كُشفت وإن كنت محقا |
diplomatik dokunulmazlık diye bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد هناك ما يسمى الحصانة الديبلوماسية |
Toksine maruz kalan bir doktorun şüpheli bir şekilde öldüğünü ve diplomatik çantanın içerdiği kanıtın da... çalındığını gösteren bir kaza. | Open Subtitles | مات طبيب بالعدوى بطريقة مثيرة للريبة... متضمنة سرقة دليل... من محتويات الحقيبة الديبلوماسية. |
Acaba bana tam olarak ne tür bir diplomatik iş yaptığınızı Ve bu çantada ne tür materyaller taşıdığınızı söyler misiniz, efendim? | Open Subtitles | سيدي, هل تمانع بإخباري... أي نوع من الأعمال الديبلوماسية التي تقوم بها, سيدي؟ وما المواد التي تنقلها في هاتين؟ |
Thoran diplomatik ilişkileri kesme tehdidinde bulunuyor. | Open Subtitles | ثوران يُهدد بقطع العلاقات الديبلوماسية |
diplomatik dokunulmazlık, arkadaşım. | Open Subtitles | الحصانة الديبلوماسية , يا صديقي |
Bu işi diplomatik kanallardan halledecekler. | Open Subtitles | -يريدون معالجة الأمر بالطرق الديبلوماسية |
diplomatik Güvenlik Hizmeti minibüsü 20 dakika önce LA havaalanı dışında saldırıya uğradı. | Open Subtitles | شاحنة لخدمة الأمن الديبلوماسية هُوجمت بالقرب من مطار (لوس أنجلس) قبل 20 دقيقة. |
-Kesin diplomasi savaşı çıkar. -Hani şiddet yoktu. | Open Subtitles | بالتأكيد هذا يخالف كل الديبلوماسية ظننت أنه بدون عنف |
Evet, diplomasiyi severim. | Open Subtitles | نعم، أحب الديبلوماسية شكرا |