| Boyutu tam uyuyor ve gerçek altın değil. Yani akımı iletmiyor. | Open Subtitles | حجمه مثالي ، و هو ليس من الذهب الحقيقي لذا لن يسري التيار ضمنه |
| Yani zehirli atıktan plastiğe kadar her şeyi yiyebilirler. Ve yağ ve batarya gücü gibi atık madde üretebilirler, hatta minik gerçek altın külçesi bile. | TED | وهذا يعني أنهم يستطيعون أكل كل شيء من النفايات السامة إلى البلاستيك، ويستطيعون إنتاج نفايات مثل الزيت والطاقة وحتى شذرات صغيرة من الذهب الحقيقي. |
| Demir Maymun'dan gerçek altın. | Open Subtitles | انه الذهب الحقيقي من القرد الحديدي. |
| Eğer gerçek altını tungstenle birleştirip daha fazla külçe yapmak için erittilerse... | Open Subtitles | إذا قاموا بإذابة الذهب الحقيقي لتغطية المزيد من سبائك التنغستون |
| Ta ki gerçek altını senin eline bırakana kadar. | Open Subtitles | حتّى يضع ذلك الذهب الحقيقي في يديكَ |
| Zaten gerçek altın bile değil. | Open Subtitles | إضافة إلى أنه ليس من الذهب الحقيقي |
| Tamam o zaman gerçek altın nerede? | Open Subtitles | حسناً ، أين الذهب الحقيقي إذن ؟ |
| O buraya "gerçek altın" ülkesi diyordu. | Open Subtitles | لقد سماها "أرض الذهب الحقيقي"ا |
| gerçek altın değil. | Open Subtitles | انها ليست من الذهب الحقيقي |
| gerçek altın Ejderha. | Open Subtitles | التنين الذهب الحقيقي |
| gerçek altın. | Open Subtitles | "الذهب الحقيقي" |