"الذين لم" - Translation from Arabic to Turkish

    • hiç
        
    • olmayanlar
        
    • insanlar
        
    • etmeyen insanları
        
    • olanlar
        
    • kişileri
        
    • olmayan
        
    Sadece, yargılayıcı olmayan ve hiç yalan söylemediğin harika bir ailen var. Open Subtitles أنتِ فقط لدَيكِ والدان رائعان غير أنتقاديان الذين لم تَكذبي عليهم أبداً
    Anlayabileceklerine hiç inanmayan ama anlayabildiklerini görünce buna bayılan insanlara hitap etti. Open Subtitles إنها تتحدث إلى الناس الذين لم يكونوا يصدقوا أنهم يمكنهم أن يفهموا
    O partide kostümü olmayanlar için kostüm veren bir yer vardı. Open Subtitles كانت هناك لوحة للناس في الحفلة الذين لم يرتدوا ملابس تنكرية
    Cep telefonsuz yaşayanlar, henüz bilgisayar görmemişler, evinde elektrik olmayanlar. TED هؤلاء الذين يعيشون بعيدا عن الهواتف النقالة, هؤلاء الذين لم يروا بعد حاسوبا, وليس لديهم كهرباء في منازلهم.
    Ve bazı konuştuğum insanlar hayatlarında hiç film seyretmemiş ya da sinemaya gitmemiş olanlar bunu aynı şekilde algılamıyorlar. TED وبعض الاشخاص الذين تحدثت معهم الذين لم يذهبوا الى السينما او المسرح لم يشعروا بذات الشعور كما أولئك
    Simone'u sevebileceğimi kabul etmeyen insanları. Open Subtitles الذين لم يتقبلوا فكرة حبي لـ سيمون
    - Yaşayan ve aramızda yürüyüş olanlar. - Ones yenmek gerekir Open Subtitles الذين لم تفكروا أنكم بحاجة للقضاء عليهم كي لا يعود الصراع
    Özellikle daha önce eve gelmemiş kişileri. Open Subtitles خصوصاً الأشخاص الذين لم يأتوا للمنزل من قبل
    Billie vardı ve çok kötü olmayan öğrenciler vardı ve Leo vardı. Open Subtitles وكان معي بعض الطلاب الذين لم يكونوا لينين جداً وكان معي ليو
    Ve sahip olduğumuz güzel arkadaşları kaybettiğimiz zaman bile, tepki göstermedim sana, hiç bir şey söylemedim ve biliyorum ki hata yaptım. Open Subtitles حتى عندما خسرنا أفضل الأصدقاء الذين لم يكن لدينا خيرا منهم، لم أقل شيئاً أبداً، كنت أعرف أنه خطأ حول هذا الأمر.
    Paketi açtığımda ağlamaya başladım, ve annem geldi ve dedi ki, 'hiç tanımadığın akrabaların için mi ağlıyorsun?' Ve ben de dedim ki, 'Benim sahip olduğum hastalığın aynısına sahipti.' Şimdi bunu sana yazarken ağlıyorum. TED بينما أنا أفتحها، بدأت بالبكاء، و جاءت أمي و قالت، 'هل أنت تبكي على الأقارب الذين لم تعرفهم قط؟' فقلت: 'لقد عانت من نفس المرض الذي أعاني منه.' إنني أبكي الآن بينما أكتب هذه الرسالة.
    Umudu olmayanlar umut verdin. Open Subtitles لقد جلبت الأمل إلى هؤلاء الذين لم يكن لديهم أي أمل.
    Zaten evli olarak ölmeye niyeti olmayanlar için. Open Subtitles للأشخاص الذين لم يقصدوا التضحية في الزواج من الأساس
    Sabah kahvelerini içmeden önce işe yaramayanlar ve öyle olmayanlar. Open Subtitles .. أولئك الذين كانوا عديمي الفائدة قبل قهوة صباحهم وأولئك الذين لم يكونوا
    Yani, geçmişte güvenilmeyen insanlar 20 yıl kadar önce, başlıca gazeteciler ve politikacılar, günümüzde de güvenilmeyen insanlar. TED ما أقصده هو، الأشخاص الذين لم نكن نثق بهم منذ 20 سنة مضت، خاصة الصحفيّين و السياسيّين، لا نزال فاقدين الثّقة بهم.
    Misyonu, onlara en çok ihtiyacı olan insanlar için doktor yetiştirmek: Bir milyardan fazla hayatında hiç doktor görmemiş, uydurulmuş her türlü açlık sınırının altında yaşayan ve ölen insanlar için. TED مهمتها تدريب أطباء للناس الذين يحتاجونهم أكثر من أي شيء آخر: الأكثر من مليار الذين لم يروا طبيباً من قبل، الناس التي تعيش و تموت تحت كل خطوط الفقر التي وجدت.
    Bulduğunuz şey işte bu: Yerlilerin kayalara açtığı oyuklar. Burada temas edilmeyen insanlar eskiden taş baltalarını bileyliyordu. TED هذا ما ستجده: منحوتات صخرية استخدمها السكان الأصليون الذين لم نعرفهم لشحذ أدواتهم الحجرية.
    Simone'u sevebileceğimi kabul etmeyen insanları. Open Subtitles الذين لم يتقبلوا فكرة حبي لـ سيمون
    Ama uzun zamandır görmediğim kişileri göreceğimi düşününce çok heyecanlandım. Open Subtitles لكن عندما أفكر بأولئك الذين لم يجتمعوا لمدة طويلة قلبي ملئ بالتوقع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more