Evsiz insanlar takım elbise giyen insanlarla aynı ortamda olabilir dedik. | TED | وقلنا، أن الأشخاص المشردين بإمكانهم أن يكونوا في نفس مكان الأشخاص الذين يرتدون البدلات. |
İlk atışlar, patlayıcı yelek giyen düşmanları öldürmek için olacak. | Open Subtitles | طلقاتناالرئيسية لابد أن تستهدف الإرهابين الذين يرتدون الصدريات المُتَفَجّرة |
Evde hazırladığınız o pankartı takan tek kişi olmanıza gerek yok. | TED | ولستم مجبرين لتكونوا الوحيدون الذين يرتدون اللافتة التي صنعتموها في البيت. |
Gözlük takan erkeklerle ilgili bir teorim var. | Open Subtitles | لدي نظرية في الرجال الذين يرتدون النظارات |
O üniformaları giyenlerin görevi de bu garip tesisi nihayete erdirmekti. | Open Subtitles | وكان عمل الرجال الذين يرتدون هذا الزي هو انهاء هذه المؤسسة الغريبة |
Çaprazlama hareket edenler ise beyaz üniformalılar gibi, her bir adımda zikzak hareket beklenir. | Open Subtitles | و التحرك قطرياً كَهؤلاء الذين يرتدون اللباس الأبيض .يتطلب سلسلة من الخطوات المُتعرجة |
Kızlar mayo giyen erkekleri sınır tanımayan seks düşkünlerini ve engellilere hakaret edenleri de sevmezler. | Open Subtitles | لا يلقين بالا للفتيان الذين يرتدون الشورتات الضيقه ولا الوحوش الجنسيه اللامألوفة والاشخاص الذين يهينون المعاقين |
Aynaya baktığımda, bu üniformayı giyen herkesin arkamda durduğunu görüyorum! | Open Subtitles | أرى في المرآة أن كل الناس الذين يرتدون هذا الزي سينالون مني |
Mago Adası'nın zavallı insanları ve onların cesur, şort giyen polisleri. | Open Subtitles | الناس المساكين في جزيرة ماجو. والشرطة الشجعان الذين يرتدون السراويل |
Bu genelde yüksek topuk giyen kadınlarda görülen bir şey ancak kalın topuklu ayakkabı giyen erkekler dede bu görülebiliyor. | Open Subtitles | الآن، عادة ذلك يرتبط بالنساء اللاتي يرتدين الكعوب، لكنّه يُوجد أيضاً لدى الرجال الذين يرتدون قاع حذاء. |
Kask giyen bir tipmişsin gibi geldin bana. | Open Subtitles | أنت تصدمني مثل بعض الفتية الذين يرتدون الخوذة |
"Kadınlar hamile pantolonu giyen erkekleri çekici bulmazlar." | Open Subtitles | النساء لا ينجذبن نحو الرجال الذين يرتدون سراويل الأمومة ؟ |
Bel çantası takan adamlara da.... ...güvenilmeyeceğini düşünüyor. | Open Subtitles | و أيضاً يعتقد أن الرجال الذين يرتدون حقائب الخصر لا يمكن الثقة بهم |
Yolumdan çekilin, sizi emniyet kemeri takan ödlekler! | Open Subtitles | ابتعدوا عن طريقي أيها الجبناء الذين يرتدون أحزمة الأمان |
Siz keser ve kaçarsınız, eğer yapabilirseniz. Aynen öyle, bu, yalnızca papyon takan politik alimlerin kullandığı bir tabir değil. | Open Subtitles | نعم، إنها ليست جملة فقط يستخدمها الخصوم السياسيون الذين يرتدون ربطة عنق فراشية |
Gözlük takan bebeklerden de korkunç. | Open Subtitles | إنهـا أغرب من الأطفال الذين يرتدون نظـارات |
Güneş olsa bile güneş gözlüğü takan insanlardan! | Open Subtitles | و تكره الناس الذين يرتدون النظارات الشمسية حتى خلال النهار |
İkincisi peruk takan konuklara dik dik bakma. | Open Subtitles | ثانيًا, لا تحدق في الضيوف الذين يرتدون شعرًا مستعارًا. |
Ama kostüm giyenlerin gizlice silah taşımadıklarını nereden biliyorsunuz? | Open Subtitles | لكن كيف تكوني متأكدة بأن الذين يرتدون الزيّ ...لا يخفون أسلحة |
Lawrence O'Donnell'ın üniformalılar hariç herkese zor anlar geçirttiği söylenmişti bana. | Open Subtitles | لقد أخبرت ( لورانس أودونيل ) بأنّه . يسبب أوقاتاً عصيبة ما عدا الرّجال الذين يرتدون . الزّي العسكري |