Barbara, bu diş macunu yapan adamlara ruhunu satmaya istekli misin cidden? | Open Subtitles | باربرة, أنت حقاً ترغبين ببيع مبادئك إلى الرجالِ الذين يصنعون فراشي الأسنان |
Barbara, bu diş macunu yapan adamlara ruhunu satmaya istekli misin cidden? | Open Subtitles | باربرة, أنت حقاً ترغبين ببيع مبادئك إلى الرجالِ الذين يصنعون فراشي الأسنان |
Çünkü Mobius döngüsünü çok seviyorum. Sadece Mobius döngüsünü çok sevmiyorum, aynı zamanda dünyada Klein şişesini yapan az kişiden biriyim - o da eğer tek ben değilsem- | TED | لأنني أحب أشرطة موبيوس. وأنا لا أحبها فقط بل أنا أحد القلائل، إن لم أكن الوحيد في العالم، الذين يصنعون قوارير كلاين. |
Bugün hayatına kastedenler bizim ninjalarımızın ellerine düşerler. | Open Subtitles | اليوم أولئك الذين يصنعون المحاولات في حياتك ينتهون على ايدي النينجا |
Bugün hayatına kastedenler bizim ninjalarımızın ellerine düşerler. | Open Subtitles | اليوم أولئك الذين يصنعون المحاولات في حياتك ينتهون على ايدي النينجا |
Ayakkabıları yapan insanlar uyuyup sabah uyanıyorlar ve bütün ayakkabıları yapılmış buluyorlar. | TED | الناس الذين يصنعون الأحذية يذهبون إلى النوم و يستقيظون في الصباح ، فيجدون أنّ جميع الأحذية أصبحت وبطريقة سحرية جاهزة. |
Eski bir şehir olduğunu söylüyorlar Ve orada keman yapan birçok insan varmış. | Open Subtitles | يقولون إنّها مدينة قديمة وبها العديد من الناس الذين يصنعون آلات الكمان |
Kağıdından kendilerine don yapan evsiz barksızları da unutma. | Open Subtitles | ولا تنسى المشردين الذين يصنعون منها لباس داخلي |
Bal yapan, çiçekleri polenleyen ve bu şekilde giyinen tek canlılar biziz. | Open Subtitles | نحن الوحيدون الذين يصنعون العسل ونلقـّح الزهور ونرتدي هكذا |
Bu batakhane tüm New York da içenlerin cennete gittiğini sandığı en muhteşem daiquirisi .yapan iki yerden birisi. | Open Subtitles | هذا المكان هو واحد من اثنان في نيويورك الذين يصنعون همنغواي رائعة ساخبرك مرة اخرى طعمها مثل الجنة |
Bunu, bomba yapan insanları sevmiyor olarak alıyorum. | Open Subtitles | افهم من هذا انها لا تحب الناس الذين يصنعون القنابل أنا أسفة لم أعني ذلك |
İşini bitirenden kastım tişörtleri gerçekten yapan insanlar. | Open Subtitles | انا اعنى بالاقرباء الذين يصنعون الملابس. |
Yani bir insan normal hayatı süresince kaç defa balondan hayvan yapan bir insanla karşılaşır ki? | Open Subtitles | مثل أي شخص يُمكنه في الواقع، في سياق حياته الطبيعية، أنْ يصادف العديد من الناس الذين يصنعون الحيوانات بالبالونات. |
Kamerayla müzik yapan insanların müzisyenlere ihtiyaçları yoktur. | Open Subtitles | الأشخاص الذين يصنعون موسيقاهم الخاصة بالكاميرا ليسو بحاجة الى عازفين |
Ve bu, bir şeyler yapan ve sadece kendilerini size gösterip sizinle sohbet etmek için orada bulunan insanlarla buluşmak için muhteşem bir organizasyon. | TED | انه حدث رائع وفرصة رائعة لكي تقابل هؤلاء الاشخاص الذين يصنعون هذه الاشياء ولكي تتعرفوا على اختراعاتهم .. وتتحدثوا معهم عنها وان تحصلوا على محادثة رائعة من مخترع فتيّ |
Ve büyük, dev Hollywood filmleri yapan arkadaşlarım filmlerinin çok başarılı olmasının nedeni olarak filmlerinde olan marka ortaklarını söylüyorlar. | TED | وأصدقائي الذين يصنعون أفلام هوليوود العملاقة والضخمة، يقولون بأن سبب نجاح أفلامهم بسبب شركاء العلامات التجارية التي لديهم. |
Ve küçük bütçeli bağımsız film yapan arkadaşlarım da şöyle derler, "Peki, o zaman biz bu büyük bütçeli, dev Hollywood filmleri ile nasıl rekabet edebiliriz ki?" | TED | وأصدقائي الذين يصنعون الأفلام المستقلة يقولون " وكيف علينا المتابعة مع أفلام هوليوود الضخمة |