Ki bu da iki şeye neden oldu. | Open Subtitles | طوال العقدين الذين مضيا و الذي بدوره سبَّب شيئان |
Yorum yapmayı reddetseydim doğru olduğunu ima ederdi ki bu da işleme zarar verirdi. | Open Subtitles | إذا ما رفضنا أن نعلق، هذا يعني أننا نؤكدها، و الذي بدوره كان سيضع الجهود في خطر، لم نملك خيار آخر. |
Çünkü o zaman empati kurardık ve bu da iştahımızı açmaktan çok tiksinmemize neden olurdu. | Open Subtitles | لأننا لو فعلنا، لكُنا شعرنا بالتعاطف الذي بدوره سيشعرنا بالاشمئزاز بدلاً من القابلية. |
Bir hareket bir şeyi tetikliyor, sonra o da başka bir şeyi. | Open Subtitles | فعل يؤدي إلى رد فعل و الذي بدوره يؤدي إلى رد فعل |
Abim avukatımızı aradı, o da emniyet amirini. | Open Subtitles | اخي اتصل بالمحامي الذي بدوره اتصل بالمفوض |
Biliyorum, bu yüzden onu satın alıp krallığımı ilan ettim. İstediğin konuğu getirebilirsin, o da istediği bir konuğu getirebilir. | Open Subtitles | تمتعي بالحرية لدعوة أي ضيف و الذي بدوره يستطيع دعوة أي ضيف |
Ve elbette bir mesajı herhangi bir yere yollamanın en hızlı yolu çabucak geri yollayacak ve çok hızlı ulaştıracak bu elemana yollamaktı. Böylelikle internetteki her mesaj bu ağ üzerinden iletilmeye başlandı ve bu da tabiki her şeyi tıkadı. | TED | وبالطبع، أسرع وسيلة للحصول على رسالة في أي مكان كانت بإرسالها إلى هذا الشخص، الذي بدوره سيقوم بإرسالها في نفس الوقت وإيصالها مبكرًا, لذا كل رسالة في الإنترنت بدأت بالتحول من خلال هذه العقدة, وبطبيعة الحال أن انسدّ كل شيء. |
bu da kanser hücrelerinin büyümesi için gerekli maddelerin yokluğuna sebep olurdu. | Open Subtitles | و الذي بدوره... سيقوم بإزالة الوقود اللزم لنمو الخلايا السرطانية... |
Ve bu, aksiyon potansiyeli denen şeyi ateşleyen kalbimdeki sinirlerden geliyor. Potansiyelin anlamı voltaj, aksiyonun ise yukarı aşağı hızlı hareket eder demek, ki bu kalbimin ateşlemesine sebep oluyor ve bu da burada gördüğünüz sinyalleri oluşturuyor. | TED | وهي تأتي من الخلايا العصبية في قلبي التي تطلق ما يسمى بجهود الفعل، والجهد هو الجهد الكهربائي والفعل يعني أنه يتحرك بسرعة صعوداً ونزولاً، وهو ما يشغل قلبي، الذي بدوره يتسبب في الإشارات التي ترونها هنا. |
Ve bu alışverişin faydalarından sadece bir tanesidir Aslında böylece daha fazla uzmanlaşma için bir hareket yaratılmış olur, bu da alışveriş için daha fazla istek yaratır ve böylece devam eder. | TED | وهذه إحدى مميزات التبادل التجاري , إنه بالحقيقة يخلق نوع من زيادة تطور لتخصص أكثر , الذي بدوره ينشئ زيادة تطور في التبادل التجاري و هكذا . |
bu da beni daha depresif yapıyor. | Open Subtitles | و الذي بدوره يجعلني مكتئب أكثر... |
bu da beni daha depresif yapıyor. | Open Subtitles | و الذي بدوره يجعلني مكتئب أكثر... |
Emlak işine yatırım yapmak sizi iflasa götürdü ama bu da Loreen'i yani gerçek mutluluğu getirdi. | Open Subtitles | الإستثمار في الصفقة العقارية أدّى بك إلى الإفلاس الذي بدوره جلب لك (لورين) |
Babama vermiş, sonra 18 yaşıma girdiğimde o da bana verdi. | Open Subtitles | أعطاها لوالدي و الذي بدوره أعطاني إياها عندما بلغت الـ18 |
Şunu bilmiyorsun; ben müdürüme, o da Beyaz Saray'a Song'u getireceğimize dair söz verdik. | Open Subtitles | لأنّ ما لا تعرفه هو أنني أكّدتُ للمدير، الذي بدوره أكّد للبيت الأبيض، |
Sonunda Boston'dan Philip'i aramışlar, o da benim numaramı vermiş. | Open Subtitles | واتصلوا بفيليب في بوسطن الذي بدوره اتصل بي |
VCR dediğimiz bu eski sistemine büyük kutuyu koyacağız ki o da resimleri televizyona yansıtsın. | Open Subtitles | التي وضعت بعد ذلك في صندوق أكبر يدعى مشغل أشرطة الفيديو الذي بدوره يرسل الصور للتلفاز |
Şu sokak satıcısı bu adamı yakınca o da misilleme yapıp şiş kebap şişini geçirmiş. | Open Subtitles | البائع أحرق الآخر، الذي بدوره ثأر بسيخ |