yaptığı en akıllıca şey memura benim adımı vermek olmuş. | Open Subtitles | التصرف الذكي الذي قامت به هو ترك اسمي لدى الضابط. |
Karem Armstrong'un yaptığı muhteşem gösteri bana, gerçekten doğru bir şekilde anlaşılan dinin, inanç değil, daha ziyade davranışla ilgili olduğunu hatırlattı. | TED | وقد ذكرني العرض الرائع الذي قامت به كارين آرمسترونج بأن الدين الذي يتم فهمه بشكل سليم لا يتعلق بالاعتقاد، ولكن بالسلوك |
Copuyla yaptığı en ilginç şey neymiş, sormayı denesene? | Open Subtitles | لما لاتحاولين سؤالها ماهو الشيء الأكثر اثارة الذي قامت به بهراوتها؟ |
Copuyla yaptığı en ilginç şey neymiş, sormayı denesene? | Open Subtitles | لما لاتحاولين سؤالها ماهو الشيء الأكثر اثارة الذي قامت به بهراوتها؟ |
Green Falls ve İrlanda'da yaptığı gibi mi? | Open Subtitles | مثل الذي قامت به في الشلالات الخضراء و ايرلندا ؟ |
Lauren'ın yaptığı modern dekorasyondan ve Katie'nin bulduğu fiyakalı sokak sanatından bahsediyorum. | Open Subtitles | اليس كذلك؟ انا اتكلم عن رحله مصممه تصل قيادتها من خلال لورين, انا اتكلم عن فن الشارع الرائع الذي قامت به كاتي, |
Liz'in, Cooper'ın telefonuna yaptığı çağrıyı takip ettim. | Open Subtitles | اوه، لقد تتبعت الاتصال الذي قامت به ليز لكوبر |
yaptığı tek aptalca şey bana aşık olmaktı. | Open Subtitles | الشيء الغبي الذي قامت به فقط هو الوقوع في حبّي |
Jenny kadına yaptığı şey yüzünden dehşet içinde, ama tercümanı durumu açıklıyor hastanın yüzü operasyon yüzünden şişmemiş. | TED | جيني كانت مرتعدة وخائفة بالعمل الذي قامت به ولكن المترجم بدأ في التفسير بأن وضع المريضة لا دخل له بالعملية التي قامت بها |
O, yeterince kürtaj ve kısırlaştırma operasyonu yaptığını, şimdi yaptığı tek işin de ailelerin bebek yapmalarına yardım etmek olduğunu açıkladı. | TED | فسرت ذلك بأنها قد اكتفت من جعل الأمهات يجهضن ويصرن عُقم كان هذا العمل الوحيد الذي قامت به لمساعدة العائلات في الحصول على أطفال |
Onu öldüren adam eğer onu tanısalardı yaptığı çalışmaları bilselerdi nasıl biri olduğunu bilselerdi çantasını çalıp onu vurmak yerine onu arabasına götürür güvende olmasını sağlardı diye düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | , أميل للظنّ بأنّ قاتلها لو عرفها ولو عرف العمل الذي قامت به ولو علم بإنسانيّتها لساعدها للوصول لسيارتها وتأكد بأنّها آمنة , بدلًا من سرقة حقيبتها وإردائها |
Bu yüzden kızlarının Griffin'le yaptığı bekaret anlaşmasını duyduklarında çok gariplerine gitti. | Open Subtitles | لذلك تصرفوا بغرابة لما سمعوا (بعهد العذرية الذي قامت به مع (غريفين |
Hepinizin de tahmin ettiği gibi, yaptığı bir hatadan dolayı kendini kurtarmaya çalışıyor da olabilirdi. | Open Subtitles | -من الممكن ان تكون فقط تحاول حماية نفسها بسبب الخطا الذي قامت به. |
Doktor Naylor'ın size yaptığı çalışmalarda | Open Subtitles | في العمل الذي قامت به د.نيلر لأجلكم |
Ama çocuk felcini yok etme programının yaptığı en heyecan verici şey bizi, uluslararası toplumu her bir çocuğa, her bir topluluğa -- dünyadaki en korunmasız, hassas insanlara -- sağlık hizmetinin en basit haliyle, coğrafyasına, yoksulluğuna, kültüre ve hatta anlaşmazlıklara bakmaksızın ulaşmaya zorlaması oldu. | TED | و لكن الشيء الأكثر اثارة و الذي قامت به مشروعنا هو أنه أجبرنا نحن و المجتمع الدولي ، أن نصل لكل طفل ، في كل مجتمع صغير ، في الأنحاء الأكثر نئيا في العالم و التي لا تحتوي على الخدمات الصحية الأساسية ، بغض النظر عن البعد الجغرافي ، المالي و الثقافي |
Arınma diyeti yapacağız, limonlu olan, Beyoncé'nin yaptığı. | Open Subtitles | سوف نقوم بالتطهير، تطهير الليمون الذي قامت به (بيونسيه). |
Lütfen Ellen'ın yaptığı hatanın aynısını yapmayın. | Open Subtitles | رجاءًا لا تقوموا بنفس الخطأ (الذي قامت به (إيلين |