Kirlilik, sigara, içtiğimiz su yiyeceklerdeki koruyucu maddeler kanserin oluşumuna katkı sağlayabilir. | Open Subtitles | التلوث والسجائر و الماء الذي نشربه , المواد الحافظة في طعامنا قد يكون جميع المساهمين إلى السرطان. |
İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın... ve yediklerimizin bozulmasının başlıca sorumlusu büyük şirketlerdir. | Open Subtitles | الشركات الكبرى هي المسؤولة بالدرجة الأولى عن دمار الماء الذي نشربه ، والهواء الذي نتنفسه والطعام الذي نأكله |
Şafak söktüğünde gökler tertemiz, soluduğumuz hava ve içtiğimiz su da taze olacak. | Open Subtitles | و عندما يبزغ فجر جديد ستكون السماء صافية مرة آخرى الهواء الذي نتنفسه ، الماء الذي نشربه سيكون نقي |
Düşünüyorum ki, vahşi doğayı korumak sadece ekosistemi güvenceye almak değil, bununla birlikte içtiğimiz suyu ve aldığımız havayı temizliyoruz. | TED | بالنسبة لي، الحفاظ على البراري أكبر بكثير من مجرد حماية النُّظم الإيكولوجية التي تنظِّف الماء الذي نشربه وتنتج الهواء الذي نتنفّسه. |
İçtiğimiz suda, çocuklarımız yıkandığı suda kimyasallar olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أقول له أن هناك مواد كيميائية في الماء الذي نشربه ، أن أطفالنا يستحم في . |
Şimdi her yerde toprakta, soluduğumuz havada, içtiğimiz suda var. | Open Subtitles | -التربة، الهواء الذي نتنشّقه، الماء الذي نشربه . |
İçtiğimiz bu şarap, Nerello Etna Yanardağı'ndan. | Open Subtitles | "هذا النبيذ الذي نشربه... "نيريلو "إنها من جبل "إتنا |
İçtiğimiz suya. | Open Subtitles | للماء الذي نشربه |
- Bu içtiğimiz de ne? | Open Subtitles | -ما هذا الذي نشربه ؟ |