Bu gece öldürülen hayvanlardan biri, sabah uyandığımda onu ölü buldum ve çok kötü hissettim, çünkü o Sahip olduğumuz tek boğaydı. | TED | هذه إحدى الابقار التي قتلت ليلآ, وعندما إستيقظت في الصباح وجدتها ميتة, وشعرت بالسوء, لأنه كان الثور الوحيد الذي نملكه. |
O, hidrolik kırılma ve kaya gazı icatlarının sonucu olarak, Sahip olduğumuz doğal gazı kullanabilir. | TED | إنها تستطيع العمل على الغاز الطبيعي كنتيجة للاختراعات في مجال التكسير الهيدروليكي للغاز الصخري، الذي نملكه نحن هنا. |
Onu oraya yatırmak için ödeme yaparsam bu evi elimde tutamam ve bu ev Sahip olduğumuz tek şey. | Open Subtitles | اذا دفعت لأبقائه هناك. لن أحافظ على البيت والبيت هو الشئ الوحيد الذي نملكه كاملا. |
Sahip olduğumuz bu şeyi hiç sorgulamadık ama bu benim bir parçam. | Open Subtitles | هذا الشيء الذي نملكه لم نطلبه أبداً ولكنه جزء مني |
Fakat, bunu yapmak için sadece üç günümüz vardı, ve elimizdeki tek kumaş başka bir mukimin geride bıraktığı yatak kılıfıydı. | TED | ولكن كان لدينا ثلاثة أيام فقط لصنعه، والنسيج الوحيد الذي نملكه كان غطاء لحاف قديم تركته أحد المقيمين وراءها. |
Bir avuç bina ve bir miktar sanat eseri dışında Sahip olduğumuz tek şey diplomasi. | Open Subtitles | والدبلوماسية هي الشيء الوحيد الذي نملكه ماعدا حفنة من المباني وبعض الأعمال الفنية. |
Bu dünyada Sahip olduğumuz tek şey. | Open Subtitles | أن الشيء الوحيد الذي نملكه في هذا العالم |
Ve bu nefret bizim Sahip olduğumuz, bedelini ödediğimiz bu şeyi bize karşı çalışan bir şeye dönüştürüyor, bu diğer şey, ve ondan sonra kendimizi yetkisizleştiriyoruz. | TED | لكن ذلك الازدراء هو ما يجعل هذا الشيء الذي نملكه ونؤدي عنه يشتغل ضدنا، هذا الشيء الآخر، وهكذا فنحن نجرد أنفسنا من القوة. |
Hücre bölünmesi bittikten sonra, yüzen bir larvaya dönüşüyorlar. Haşhaş tohumu kadar küçük, şişman bir damla boyutunda. Buna rağmen, Sahip olduğumuz tüm duyu sistemine sahipler. | TED | في نهاية هذا الانقسام الخلوي، تتحول إلى يرقة عائمة، كتلة صغيرة دهنية بحجم بذرة الخشخاش، لكن مع نظام الحواس الكامل الذي نملكه. |
Bu kırmızı ışık, Sahip olduğumuz tek şey! | Open Subtitles | الضوء الأحمر, هذا الشئ الوحيد الذي نملكه هنا! |
Ayağa kalkıp dünyaya bakmalı sonsuza kadar yaşamayacağımız gerçeğiyle yüzleşip dünyada Sahip olduğumuz kısa süreyi iyi değerlendirip bu gezegeni elimizden geldiğince güzelleştirerek bulduğumuzdan daha iyi bir yer olarak bırakmalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نقف و ننظر للعالم و نواجه حقيقة أننا لن ندوم أبداً يجب علينا أن نستغل الوقت القصير الذي نملكه علي هذا الكوكب |
Dürüst olmak gerekirse Sahip olduğumuz ilk ve tek ev. | Open Subtitles | بصراحة, هذا هو الوحيد الذي نملكه. |
* Bu Sahip olduğumuz * | Open Subtitles | هذا الشيء الذي نملكه |
(Sahip olduğumuz tek şey o.) | Open Subtitles | انه الشي الوحيد الذي نملكه |
(Sahip olduğumuz tek şey o.) | Open Subtitles | انه الشي الوحيد الذي نملكه |
(Aşk Sahip olduğumuz tek şey.) | Open Subtitles | الحب الشي الوحيد الذي نملكه |
Sahip olduğumuz bütün umudumuz. | Open Subtitles | و هذا الأمل الوحيد الذي نملكه |
Gidip Jonas'ı alırdım, sonra Washington'a uçardık Franny ve onu alıp kız kardeşimle Sahip olduğumuz göl kenarındaki kulübeye götürürdüm. | Open Subtitles | (كنت لأجلب (جوناس ونطير للبيت، للعاصمة آخذه و(فراني) للمخيم الذي نملكه أنا و(شقيقتي) قرب بحيرة |
- Sahip olduğumuz tek şeye. | Open Subtitles | -الشيء الوحيد الذي نملكه |
Chao, bana bunu yapana ulaşmak için elimizdeki tek bağlantıydı. | Open Subtitles | كان الخيط الوحيد الذي نملكه لمن صنع هذا بي |