FBI Başkanı ile vaftiz kızı arasında duran adam olmak istiyor muyum? | Open Subtitles | اتريد حقا ان تكون الرجل الذي يقف بين مدير الأف بي آي |
Şanslısın ki, sen ve istediğin şey arasında duran tek şey... sensin. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن الشيئ الوحيد الذي يقف بينك وبين ماتريدين هو أنت. |
Şu anda seninle uzun bir hapis cezası arasında duran tek şey benim. | Open Subtitles | لذا الآن، أنا الشيء الوحيد الذي يقف بينكِ وبين دخول السجن لوقت طويل. |
Ama bu kazananlarla dolu odadan çikmadan önce yaninizdakine iyi bakmanizi istiyorum. | Open Subtitles | و لكن قبل أن يخلي الغرفة للفائزين أريدكم أن تنظروا جيداً للشخص الذي يقف بقربكم |
Ama bu kazananlarla dolu odadan cikmadan once yaninizdakine iyi bakmanizi istiyorum. | Open Subtitles | و لكن قبل أن يخلي الغرفة للفائزين أريدكم أن تنظروا جيداً للشخص الذي يقف بقربكم |
Cumartesileri sokağın ortasında durup sigara içtiğin gün müdür? | Open Subtitles | ماذا في ذلك؟ السبت وتضمينه في اليوم الذي يقف على الشارع والدخان في القرية؟ |
Şu anda seninle uzun bir hapis cezası arasında duran tek şey benim. | Open Subtitles | لذا الآن، أنا الشيء الوحيد الذي يقف بينكِ وبين دخول السجن لوقت طويل. |
Ölüm ile yaşam arasında duran bir adam sizi Tanrınıza ulaştıran bir adam... | Open Subtitles | الرجل الذي يقف بين الحياة والموت الرجل الذي يمكن أن يجلبكم إلى الله |
Bugün karşımızda duran şu kadın gibi o da yaşam biçimimizi tehdit ediyordu. | Open Subtitles | لأنه كان خطر إلى طريقتنا في الحياة، مثل امرأة الذي يقف أمامنا اليوم. |
Karşımda duran şeyleri anlamaya çalışırken kalbim hızla atıyor, başım dönüyordu. | TED | قلبي ينبض بسرعة، أصبت بالدوار في رأسي، محاولة فهم ما الذي يقف أمامي. |
Bunu almış olmaktan dolayı çok heyecanlıydım. Sahnede parlak gümüş bir baretle duran tek kişi olmaktan dolayı çok heyecanlıydım. | TED | كنت سعيدا بالحصول عليها. كنت سعيدا لكوني الشخص الوحيد الذي يقف على خشبة المسرح مع خوذة فضية لامعة. |
Neye? Oturma odamızda duran, bunları giyen ve her birimizin birer dileğini gerçekleştirmeyi teklif eden bir cine mi? | Open Subtitles | و أنت الآن تقوم بدور الجنِّي، الذي يقف بغرفة معيشتنا، بهذا الزي، |
Zamansız bir ölümle aralarında duran tek şey sensin. | Open Subtitles | أنت الشيء الوحيد الذي يقف بينهم وبين الموت. |
Eğer ormanın ortasında duran bu kocaman atı kastediyorsan... evet. | Open Subtitles | إن كنتي تعنين الجواد الكبير الذي يقف في وسط الغابة فنعم، أراه |
Ormanın ortasında duran bu koca k... lı attan mı bahsediyorsun? Öyleyse, evet. | Open Subtitles | إن كنتي تعنين الجواد الكبير الذي يقف في وسط الغابة |
Elinde yeni kırılmış bir şişeyle duran sen değilsin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لست بالشخص الذي يقف الان ومعه قارورة مكسورة بشكل جيد، اليس كذلك؟ |
Tek başına duran. Onun için çok üzüldüm. | Open Subtitles | هذا الرجل الذي يقف وحيدا هناك انا اشعر بالاسف الشديد عليه |
Koruyucu kalkanın arkasında durup söylemek kolay. | Open Subtitles | يقول ذلك الرجل الذي يقف خلف الدرع الواقي. |
Hiçbir zaman minberde durup milleten Yardım için para isteyen | Open Subtitles | لم أرغب أبداً بان أكون الرجل الذي يقف هناك على المنبر |