Saddam Hüseyin'i sindirme konusunda Başkan Bush kriz yönetme kitabını yenibaştan yazdı. | Open Subtitles | ..في مواجهته لصدام حسين قام الرئيس بوش بإعادة كتابة قانون إدارة الأزمات |
Başkan Bush eylemleriyle halkın ilgisini çekmeyi başardı. | Open Subtitles | الرئيس بوش قد لفت انتباه العامه بسلوكه الغريب |
Sanırım Başkan Bush, Andover'a gitti yarbay. | Open Subtitles | أعتقد أن الرئيس بوش قد ذهب لمدرسة آندوفر أيها الكولونيل |
Başkan Bush harekatın, hızlı ve kararlı olması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | طالب الرئيس بوش بأن يكون الصراع حاسما وسريعا |
O hengamede, Başkan Bush parmağını prize soktu. | Open Subtitles | وحدث اضطراب عندما علق إصبع الرئيس بوش في مقبس الكهرباء |
Beyaz Saray açısından bakıldığında eski Başkan Bush ve eski Dışişleri Bakanı Baker'ın dünya liderleriyle bağlantılarını kullanarak Carlyle Gurup gibi silah üreten bir gurubu temsil etmeleri doğru mu? | Open Subtitles | هل لا يوجد أى تناقض أخلاقى في أن الرئيس بوش السابق ووزير الخارجية السابق،جيم بيكر |
11 Eylül'den sonra, Başkan Bush, 11 Eylül bahanesi arkasında, dilediğini söyleme ve dilediğini yapma ruhsatına sahip oldu ve bunu elinde tutmayı sürdürdü. | Open Subtitles | بعد 11 سبتمبر الرئيس بوش أصبح لدية الرخصة ليفعل أو يقول ما يشاء كل تحت ذريعة 11 سبتمبر |
Ve kadınlar Başkan Bush'u bu nedenle çok seviyor. | Open Subtitles | والنساء يحبون الرئيس بوش لهذا السبب بالذات |
9 eylül 2001'de ,Afganistanın tamamen işgal planı Başkan Bush'un masasındaydı | Open Subtitles | في 9 سبتمبر 2001 ، كان المخطط الكامل لغزو أفغانستان على مكتب الرئيس بوش |
Başkan Bush, Usame bin Ladin'i ölü ya da diri ele geçirmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | الرئيس بوش يقول انه يريد القبض على بن لادن حيا او ميتا |
Ama ilk Başkan Bush'un çıkardığı bir yasa sayesinde bu satışın vergisini ödemesi gerekmedi. | Open Subtitles | و لكن نتيجة لقانون سبق أقراره فى عهد الرئيس بوش لم يكن عليه أن يدفع أى ضرائب على ذلك |
...acilen gereken parayı sağlamak... 4 Ekim 2008'de Başkan Bush 700 milyar dolarlık kurtarma paketini imzalar. | Open Subtitles | إمداد النقود المطلوبة بإلحاح فى 4 أكتوبر 2008 قام الرئيس بوش بتوقيع كفالة قيمتها 700 بليون دولار |
Başkan Bush'un harcamaları kısabileceği yönünde bir umut vardı. | Open Subtitles | كان هناك أمل بان الرئيس بوش سوف يخفض الانفاق الحكومي |
Niye Başkan Bush kendine piç dedi 10 yaşında | Open Subtitles | لماذا أتباع الرئيس بوش يدعونها بالنغل عندما كانت في ال10 من عمرها |
Başkan Bush için Beyaz Saray'daydım, her federal bölüm ve ajansla görüşürken hiçbir planları varmış gibi görünmemelerine işaret ettim. | TED | وكنت في البيت الأبيض للقاء الرئيس بوش ، أجتمع مع كل الوزارات والوكالات الإتحادية، و أشرتُ الى أنّه لايبدو أن لديهم خطة. |
Başkan Bush ADA kanununu Beyaz Saray'ın çimenlerinde imzaladı. | TED | وقع الرئيس بوش على ADA على مرجة البيت الأبيض. |
Sonrasında, Başkan Bush bu çalışmamın "utanç verici" olduğunu söyledi, -- ki bu benim için büyük bir onur-- ve Kongre çalışmamı yasakladı. | TED | لاحقا، وصف الرئيس بوش العمل ب"المخزي،" ولكنني أعتبره شرفا عظيما وأن الكونغرس حرّم العمل. |
Bütün bilim adamları artık buna inandığına, ve hatta Başkan Bush bile bunu anladığına, veya anlarmış gibi yaptığına göre, bunu bir gerçek olarak kabul edebiliriz. | TED | ولأن العلماء حول العالم يؤمنون بهذا الامر, حتى الرئيس بوش يؤمن بأنها قضية خطيرة, او ربما يتظاهر بذلك نحن نعتبر هذا مسلمٌ به. |
Bugün Başkan Bush ulusun korku ve endişesine yöneldi. | Open Subtitles | اليوم وجه الرئيس بوش خطابا * إلي الأمة الخائفة القلقة |
Başkan Bush, Orange County Cumhuriyetçi iş adamları tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. | Open Subtitles | تلقى السيد الرئيس بوش) ترحيبا حارا) من قبل بعض زعماء الدول التجارية الجمهورية |