Maaştan bahsetmiyorum, maaş benim için en önemli şey değil. | Open Subtitles | أنا لا أعني الراتب. المال ليس الشيء الأكثر أهمية لي |
Ben değilimPolisken de maaş çekimi almaktan nefret ederdim.Hala da ediyorum | Open Subtitles | ليس انا ، عندما كنت في العمل اكره صرف صك الراتب |
maaş fazla değildi, ama beni bir sene savaşın dışında tuttu. | Open Subtitles | الراتب لم يكن كبيراً لكنه أبقاني بعيدا عن الحرب لمدة عام |
maaşı iyiydi ayrıca yeteneğime de uygundu. | Open Subtitles | الراتب كان جيداً لذلك أردت البقاء بهذا العمل لـ مدة طويلة |
Bu resmi işler için minimum ücret, vergi memuru için, bilirsin. | Open Subtitles | هذا هو الراتب الأساسي فحسب، من أجل الأوراق و الضرائب، أتفهمين؟ |
maaşın kızarmış tavuk ve çörek olarak yapılmasına hayran kaldım. | Open Subtitles | أعتقد بأنّه يسعكِ تدبر أمور المعيشه بهذا الراتب. |
Terfiim beni senden biraz ayırmış olabilir ama maaş artışı da beraberinde geldi. | Open Subtitles | لربما قد أبعدتني ترقيتي قليلاً عنكِ و لكنها تترافق بزيادة ضخمة في الراتب |
Biliyor musun onunla senin arandaki farkı, o para için hayatını önemsemiyor, ama sen maaş için koltuğundan bile kalkmıyorsun. | Open Subtitles | تعرف الفرق بينه وبينك إنه لا يهتم بالحياة مقابل المال لكنك لا تنهض حتى من مقعدك إلا من أجل الراتب |
maaş gününden maaş gününe yaşamak yok artık, biri parasını nehirde kaybetti. | Open Subtitles | وداعا للعيش من الراتب إلى الراتب شيء واحد فقط يبعدنا عن الحضيض |
Galiba yeni bir unvan beraberinde maaş artışını da getirir. | Open Subtitles | وافترض ان زيادة جيدة في الراتب تأتي مع لقب جديد |
maaş gününü her zamanki gibi ayın ilk günü yapalım, teşekkürler. | Open Subtitles | وسنحافظ على اليوم المعتاد لدفع الراتب أول الشهر ، شكرا لك |
maaş almaya başlayınca, aileme para göndermeye başladım. | TED | الان عندما احصل على الراتب ابدا بارسال المال الى منزلي |
Fakat bu, çocuklar için haftalık maaş çekim; bu bizim yeşil grafitimiz. | TED | وهذا الراتب الأسبوعي لطلابي، وهذه الجداريات الخضراء. |
Aynı maaşı ve aynı kârı alacak. | Open Subtitles | سوف يقوم باستلام نفس الراتب نفس الفوائد مثلك |
Bir top atılıyor ve bir öğretmenin bir aylık maaşı duman oluyor! | Open Subtitles | لقد إنطلق المدفع و الراتب الشهرى للمدرسين يذهب كالدخان |
Bugün milyonlarca kadın bu şekilde taviz veriyor, eşit çalışma için eşit ücret alamadıkları işlerine devam ediyorlar. | TED | اليوم، تقوم الملايين من النساء بهذه التسوية، البقاء في الوظيفة دون تقاضي الراتب المتساوي في الموقع الوظيفي المماثل. |
Ancak hakkım olan ek maaşın sadece yüzde 85'ini alacağım. | Open Subtitles | وعلى الرغم سآخذ فقط نسبة 85 بالمائة مِن الراتب الإضافي المُستحق لي |
Ona maaşını hak edip etmediğini sormuşlar. | Open Subtitles | وسألوه فيما إذا كان يستحق الراتب الذي يتقاضاه |
Mutfaktan eve yemek getirebileceğim. Bu da maaşa dahil. | Open Subtitles | يمكنني أن أخذ عشاء من المطبخ, إنه جزء من الراتب |
Ancak alt tarafı bir okul öğretmeni. O maaşla başka ne beklersin ki? | Open Subtitles | ومع هذا، إنه معلم مدرسة وبذاك الراتب ماذا تتوقع أن ترى؟ |
ödeme koçanı yoksa, iş de yok. | Open Subtitles | إن لم تحضر شيكات استلام الراتب فسيلغى إطلاق سراحك |
Maaşım az olacak, ama çok şey öğreneceğim. | Open Subtitles | الراتب ليس كثيراً يا أبي و لكنني سأتعلم الكثير |
150 yıl önce bir tarım kölesinin fiyatı bir Amerikan işçisinin 3 yıllık maaşına eşitti. | TED | منذ 150 عاما، كان الرقيق العامل في المزارع يكلف ثلاث أضعاف الراتب السنوي لعامل أمريكي. |
DKSK'deki düşük maaşlı işe gireceksin, ailenin parasıyla geçimini sağlayacaksın. | Open Subtitles | ستأخذ الوظيفة ذات الراتب القليل في م.د.م.و وتعيش على أموال عائلتك |
Bütün gece boyunca harcamayı düşündüğüm maaşımı şimdiden bitirmiştim bile. | Open Subtitles | كنت قد انفقت بالفعل كل الراتب الذي خططت لانفاقه على الاحتفال طوال الليلة |
Ayrıca Kalinda'ya Blake'in Maaşının üstüne çıkması için zam yapılacak. | Open Subtitles | وكليندا ستُعطى علاوة علي الراتب تتعدي علي علاوة بليك |