Bu zavallı adam, eşi gittiğinden beri çok strese girdi. | Open Subtitles | الرجل المسكين هو يشعر بالأسى منذ ان ذهبت زوجته بعيدا |
Çok üzücü bir durum. zavallı adam antrenör ekibimizden biri. | Open Subtitles | إنه أمر محزن الرجل المسكين هو أحد أعضاء فريق التدريب |
Bu zavallı adam 30 yıl önce bir kızı baloya götürmüş. | Open Subtitles | ذلك الرجل المسكين ذهب لحفل التخرج برفقة فتاة منذ ثلاثين عامًا، |
zavallı adamın neyin içinde olduğuna dair hiçbir fikri yok. | Open Subtitles | أعني، ذلك الرجل المسكين ليس لديه أي فكرة عما ينتظره |
zavallı adamın hayatı tam bir kördüğümdü. | Open Subtitles | الرجل المسكين الذي حظي بتلك الحياة الصعبة |
Zavallı adamı bu işe sokmak için onu sen mi ikna ettin? | Open Subtitles | هل اقنعت هذا الرجل المسكين بالتورط في هذا الامر؟ |
Yani, şu zavallı adama bak, ona ne yaptın? | Open Subtitles | أعني، إنظري إلى هذا الرجل المسكين ماذا فعلتِ له؟ |
Bu zavallı adam utancından ölmeden önce birşey söylemenizi öneririm. | Open Subtitles | أقترح أن تقول شيء ما ، قبل أن يموت هذا الرجل المسكين بسبب هذه الورطة |
Ziyaret saati mi peder? zavallı adam arayıp duruyor. | Open Subtitles | الرجل المسكين لم يستجب للنداء، يبدو أنه مات |
O zavallı adam nereye giderseniz gidin izinizi sürdü. | Open Subtitles | هذا الرجل المسكين العجوز طاردكم من مدينة إلى مدينة |
zavallı adam. Dövülmüş, kırbaçlanmış ve tekmelenmiş, sırf bir kadını korumaya çalıştı diye. | Open Subtitles | الرجل المسكين جلد ضرب، وركل، فقط لمحاولة حماية امرأة. |
zavallı adam, böyle şeyleri anlamıyorsunuz. | Open Subtitles | أيّها الرجل المسكين, أنت لا تملك إحساساً للأشياء من حولك. |
Bence bu zavallı adam gölgelerden korkmuş. | Open Subtitles | من وجهت نظري ، أن هذا الرجل المسكين أرهب نفسه بالأوهام والتخيلات |
Silahlarını, mücevherlerini ve garip bir nedenden ötürü zavallı adamın başını almışlar. | Open Subtitles | أخذوا أسلحته و مجوهراته و لسبب غريب رأس الرجل المسكين |
Aman Tanrım, zavallı adamın trenin içinde bir yerlerde öksürdüğünü duyabiliyordum. | Open Subtitles | , رباه كان يمكنني أن أسمع صوت الرجل المسكين يسعل في مكان ما داخل عربة القطار |
Bu zavallı adamın bana ihtiyacı var. Sen bekle, seninle birazdan ilgileneceğim. | Open Subtitles | ليس الآن، الرجل المسكين يحتاجني انتظريني و سأوافيك حالا |
Zavallı adamı merkeze götürdüler. | Open Subtitles | أَخذوا هذا الرجل المسكين إلى وسط المدينة |
Zavallı adamı mahvettin, haftalardır sıkıntılı ve üzgün. | Open Subtitles | لقد حطمتي قلب الرجل المسكين بالفعل إنه مكتئب منذ أسابيع |
Bence o Zavallı adamı hiç rahatsız etmemeliydik. | Open Subtitles | أتعرف ماذا؟ لم يكن عليك ان تـُزعج هذا الرجل المسكين |
zavallı adama büyükannesinin öldüğünü söylemek zorunda kaldım.. | Open Subtitles | كان عليّ أن أخبر الرجل المسكين أن جدّته ماتت. |
Bu zavallı adama su ve yemek vererek başlıyorum. | Open Subtitles | بداية بمنح هذا الرجل المسكين بعض الطعام والماء |
O Zavallı çocuk da alfabeyi okuyamuyordu. | Open Subtitles | الرجل المسكين ، لم يتمكن أيضاً من الكتابة بشكل صحيح |
Yazık adama, iş için evden gidiyor karısının kendisine aşık olduğunu sanıyor sonra sen gelip adamın yatağında karısına çakıyorsun. | Open Subtitles | حسناً، الرجل المسكين يخرج لعمله يظن أن زوجته تحبه وها أنت هناك في فراشه، تضاجعها |
Daha öncede dediğin gibi, fakir adamın ayak numarası büyük olur. | Open Subtitles | حسنا، حتى أنتي قلتي أن احذية الرجل المسكين بحجم الزوارق الحربية |
Top geçebilirmiş ama zavallı herifin ayağı geçmezdi. | Open Subtitles | ربما تمرّ الكرة ولكن قدم الرجل المسكين لا تمر |