Ama ucuz mamayı iade etmem gerekiyor. Temizlik malzemesi almam gerek. | Open Subtitles | أنا سَأُعيدُه، لَكنِّي أَحتاجُه لإرْجاع كُلّ ذلك غذاءِ الكلبِ الرخيصِ. |
O ucuz ötesi Rolex'i anneme fırlattım ve bana bir Patek almasını yoksa Noel için İspanya'ya gideceğimi söyledim. | Open Subtitles | رَميتُ ذلك الحمارِ الرخيصِ رولكس في الأمّوأخبرتْهاللحُصُولعلي باتيك. أَو أنا كُنْتُ ذاهِباً إلى إسبانيالعيدالميلادِ. |
Ben de şu ucuz şeyi yanımda taşıyordum çünkü bütün istediğinin o olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | وl've حُمِلَ ذلك شيءِ الحمارِ الرخيصِ مَعي ' سبب l عَرفَ الذي كُلّ تُرادُ. |
Hey sen Mr. Romeo, bırak şu ucuz şiir ayaklarını , dalkavukluktan nefret ederim. | Open Subtitles | أنت يا أستاذ روميو. أوقّفْ هذا الشعرِ الرخيصِ! |
Ted... Casus uçak üzerinde çalışan aylaklarımız bu ucuz kumaşı geliştirmişler. | Open Subtitles | (تِد)، الطائرات بدون طيّار تَعْملُ على طائرةِ التجسّس بدون طيّار جاءتْ بهذا النسيجِ الرخيصِ |