Sevmediğim biriyle evlenmeyeceğim veya ona yardım edişimin verdiği tatmin duygusunu ona yaşatmayacağım. | Open Subtitles | لن أتزوّج فتاةً لا أحبّها، و لن أعطي ذاك الطاغية شعورَ الرضى بمساعدته. |
Sizlere basamaklarında tatmin getirecek bir meslek seçtiniz, sonuçta ise, iyi yaşanmış bir hayatı... | TED | لقد اخترتم نداءً سيأتي على خطوات ليعطيكم الرضى في خلاصته، لحياة عشتموها جيدا. |
Bu nedenle tatmin olamayız, tatmin olmaya yakınlaşamayız dahi. | TED | لذا لايمكننا الرضى بهذا الوضع, ولا حتى قريبين منه. |
Bu yüzden bunun gibi sorulara baktığınızda, hayattan tatmin, görüyorsunuz ki her bir gelir basamağı ile birlikte hayattan tatmin de yükseliyor. | TED | واذا نظرتم الى أسئلة كهذه، الرضا عن الحياة ، ترى الرضى عن الحياة يرتفع مع كل درجة من الدخل. |
Hiç sevmedim. - Ona hoşnutluk deniyor dostum. | Open Subtitles | هذا هو الرضى يا صديقي |
Bu beni tatmin eder sanırsın, ama etmez. | Open Subtitles | بأنك ستمضي بقية حياتك في السجن هل تعتقد أنني سأحظى ببعض الرضى من خلال هذا |
Gerçek çok karmaşıktır ve tatmin etmez. | Open Subtitles | الحقيقة هي الطريق إلى التعقيد وعدم الرضى |
O tatmin duygusunu tarif edemem. Çünkü çok uzun sürmedi. | Open Subtitles | ذاك الشعور من الرضى لا يمكنني وصفه لانه لم يدم طويلاً |
Yanıldığını göstermek istiyorum, sırf alacağım şeytani tatmin için. | Open Subtitles | اود ان ابين لها بأنها مخطئة من اجل الرضى الشريرة التي تمنحني |
Bir dostun olarak, bir durumu getirebileceği kısa sürelik duygusal tatmin için zorlamamanı söylüyorum. | Open Subtitles | كصديق،أخبرك ألا تفرض المسألة من أجل الرضى قليل الأمد التي تحتويه |
O tatmin duygusunu tarif edemem. Çünkü çok uzun sürmedi. | Open Subtitles | ذاك الشعور من الرضى لا يمكنني وصفه لانه لم يدم طويلاً |
Bir an için kendimizi iyi, mutlu ya da tatmin olmuş hissettiren şeye yenik düşene kadar. | Open Subtitles | حتى نخضع إلى لما يجعلنا نشعر بالراحة او الرضى في تلك اللحظة |
ve ilk defa bu kadar tatmin oldum. | Open Subtitles | وأنها المرة الأولى التي شعرت بها... بهذا الرضى... |
O kravatı 10 ay daha takmak zorunda olman beni yeterince tatmin ediyor. | Open Subtitles | سوف يكون عليك أن ترتدي هذه الربطة لمدة عشرة أشهر و سأكون راضيا كل الرضى ...أيضا |
Levenson bu çalışmasında, kahkaha ve onun gibi pozitif duygularla stres duygusunu yönetebilen çiftlerin, anında daha az stresli olmalarının yanısıra, gözle görülür bir şekilde daha iyi hissettiklerini, bu tatsız durumla birlikte daha iyi başa çıktıklarını, ilişkilerinden daha yüksek tatmin aldıkları ve daha uzun süre birlikte kaldıkları bulgusuna ulaşmıştır. | TED | ما إكتشفه هو أن الأزواج الذين يتعاملون مع مثل ذلك الشعور بالتوتر بالضحك، بعواطف إيجابية مثل الضحك، ليس فقط يصبحون أقل توترا في الحال، بل حتى فيزيائيا سيشعرون بتحسن، فهما يتعاملان بشكل أفضل مع هكذا مواقف مزعجة، هم أيضا الأزواج الذين يسجلون أعلى معدلات الرضى في العلاقة و يبقيان مع بعضهما لفترة أطول. |
tatmin etmeyi arzulayan... ama beceremeyen. | Open Subtitles | ...حريص جداً على الرضى , لكنه عاجز |
Doğru şeyi yapmanın verdiği tatmin duygusu. | Open Subtitles | الرضى من فعل الشيء الخير |
- ...belki tatmin olurum. | Open Subtitles | -ربما أحضى , بنوع من الرضى |
Güzel görünüyordum, gerçekten güzel ama böyle hissettiğimi sezdirerek Dalia'ya hoşnutluk hissi vermeyecektim. | Open Subtitles | فعلاً كنت جميلة ، جميلة جداً في الحقيقة ...ولكن لن أعطي لـ(داليا) الرضى عن النفس لمعرفة شعوري |