nakil için cerrah bekliyor. Fazla vaktimiz kalmadı. | Open Subtitles | جراحو الزراعه على أستعداد وهم ينتظرون ليس هناك وقت كثيير |
İki hafta. Dr. Flintstein'e bilgi veririm. nakil işlemiyle devam edeceğiz. | Open Subtitles | اسبوعان سأعلم الدكتور فلانستين و سنبدأ الزراعه |
Annene neden yardım etmek istediğinle nakil ameliyatının neden olabileceği riskleri bilip bilmediğinle ve yaşam tarzınla ilgili sorular soracak. | Open Subtitles | حسنا,لماذا تريد ان تساعد والدتك, لو انك تفهمت المخاطر الناتجه من عمليه الزراعه, و ربما اسأله عن حياتك اليوميه. |
tarım Müsteşarının söylediği gibi, 3 uygulama gereklidir. | Open Subtitles | هذا ما صرح به نائب وزير الزراعه ثلاث طرق ضروريه يجب إتباعها |
Halkım, onların çocukları ve gelecek nesiller için bir tarım sanayii oluşturmak. | Open Subtitles | و جعل انتاج في الزراعه لشعبي و الابن و البنت لشعبي للاجيال القادمه |
Katılımcıların kaldırıldı Herhangi bir implant mülkiyetindedir olur Sabian Tıbbi Cihazların . | Open Subtitles | اى شئ يزال بعد الزراعه من المريض تصبح ملكا لسابين للاجهزه الطبيه |
Balık tutmak veya bahçe sulamak gibi saçma işler yoktu, | Open Subtitles | لا يوجد واجب الصيد و لا هراء الزراعه |
Cephaneliğe böcekli silahları başarıyla sokmuşlar. | Open Subtitles | لقد نجحوا في الزراعه الاسلحه القويه في المخزن المحلي |
nakil çok iyi geçti. Enzimler yerine ulaştı. | Open Subtitles | عملية الزراعه تمت بشكل جيد,و الانزيمات تعمل بشكل جيد, |
Yüksek öncelikle nakil listesine koydum ama bugün olup olmayacağını söyleyemem. | Open Subtitles | نعم,لقد وضعتها من اولويات القائمه فى الحاله 4, لكن هذه الزراعه يجب ان تكون اليوم او... .. |
Sonra da nakil olamadı işte. | Open Subtitles | بعدها،عندما فشلت عمليه الزراعه |
Will uyumlu bir donör. Hemen nakil ekibi kurmalıyız. | Open Subtitles | (ويل)متطابق معها و لدينا فريق عملية الزراعه جاهز للبدء. |
Katie'nin nakil ameliyatında Reycraft'a yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اساعد(ريكرافت)فى عملية الزراعه. |
Şimdi muhtemelen ABD tarım Bakanlığı'nı sevmediğimi düşünüyorsunuz ve onların besin piramidini ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim olmadığını - bu üstünde gökkuşağı olan baş aşağı piramit, bilmiyorum. | TED | الآن ربما وثقتم بأنني لا أحب وزارة الزراعه الأمريكية ولا املك أي فكرة عن ما أفعل بهرمهم الهرم التنازلي الذي يحوي قوس قزح على قمته , لاأعلم |
Ortada, tarım Bakanlığı'nın yayımlamış olduğu besin piramidi var. | TED | يوجد لديك الهرم الغذائي لوزارة الزراعه الاميركيه . |
Benim de tarım Bakanlığı için çalıştığımı zannediyor? | Open Subtitles | هي تظن انني اعمل لوزارة الزراعه |
- Salin mi bu? - Evet, doğaçlama bir implant. | Open Subtitles | لقد عثرنا على هذا في الخد الأيمن للضحيه الثالثه نوع من أنواع الزراعه |
Balık tutmak veya bahçe sulamak gibi işler yoktu. | Open Subtitles | لا يوجد واجب الصيد و لا هراء الزراعه |
Cephaneliğe böcekli silahları başarıyla sokmuşlar. | Open Subtitles | لقد نجحوا في الزراعه الاسلحه الثقيله توجد في مستودع الاسلحه المحلي |