Mavi yüzgeçli Tunalar tüm insanlık tarihi boyunca insanlardan saygı görmüştür. | TED | الآن زرقاء الزعانف يتم تبجيلها بواسطة الانسان عبر تاريخ البشرية كله |
Şişe kapağı gibi çürükler, hava deliği yanıkları, yüzgeç izleri. | Open Subtitles | كدمات وحروق بأنوف الدلافين، طبعات الزعانف |
Çenesiz balıklar okyanusu işgal etti; av noktaları, çatal dişler ve son olarak yüzgeçler. | TED | غزت الأسماك عديمة الفك المحيط، بارزة نقاط وشوكات وأخيراً الزعانف. |
Sırtındaki ve başının iki yanındaki küçük, saydam yüzgeçleri dalgalandırarak kendini ilerletir. | Open Subtitles | يدفع نفسه بتموج الزعانف الشفافة الصغيرة جدا على ظهره وعلى جانبى رأسه |
Bütün Palet ve kanatları uzatın. | Open Subtitles | ومددوا كل اللوحات واسحبوا الزعانف |
Paletleri hala ayaklarındaydı. | Open Subtitles | كانوا ما يزالون يلبسون تلك الزعانف |
Ağlarla ve dev gibi kazıklarla yapılan avlanma bugün hala devam etmekte ve mavi yüzgeçlileri ekolojik olarak gezegenimizden silmektedir. | TED | وبعد ، فإن نوعية الصيد اليوم بالأقلام و بكميات مهولة يؤدي إلى محو زرقاء الزعانف بيئياً من كوكبنا |
Sonrasında ise balığın yüzgeçlerini ayırıp tahtaya sabitleyerek kurumaya bırakır. | TED | ثم يقوم بوضع الزعانف بعيدًا ويثبتها بالدبابيس على الورق لتجف |
İnanması güç, nesli tükenme tehlikesi altındaki mavi yüzgeçli tonbalığını hâlâ avlıyoruz. Dirisi ölüsünden çok daha değerlidir. | TED | ما نزال نقتل أسماك التونة ذات الزعانف الزرقاء، حقاً في خطر، وأكثر أهمية كونها حية عوضاً عن موتها. |
Mavi balinalar ve yüzgeçli balinalar uzun mesafelerce hareket edebilen çok düşük frekanslı sesler çıkarırlar. | TED | لذا فالحيتان الزرقاء والحيتان ذات الزعانف تصدر اصوات ذات ترددات منخفضة يمكنها الانتقال الى مسافات كبيرة |
Tüm hayatım boyunca mavi yüzgeçli dev tuna balığının güzelliği, şekli ve fonksiyonu karşısında büyülenmişimdir. | TED | لقد أفتتنت طيلة حياتي من جمال شكل ووظيفة سمكة التونة العملاقة زرقاء الزعانف |
Çünkü tüm bu yüzgeç çırpmalar tarafından oluşturulan akım oldukça güçlü. | Open Subtitles | لأن التيار يظهر بواسطة رفرفة الزعانف القوية جدًا. |
Öğleden sonraları kızıl yüzgeç ve zargana tutarız. | Open Subtitles | وفي المساء نصطاد الأسماك ذات الزعانف الحمراء |
Kaptan, yüzgeç aşınması hastalığı eskiden olduğu gibi ölümle sonuçlanmıyor. dfsdfsdf | Open Subtitles | قبطان، تشخيص تعفن الزعانف ليس مميتا كما كان من قبل |
Sahte yüzgeçler, kaynar suya atılınca esnekliğini kaybeder. | Open Subtitles | الزعانف المزيفة لا تتَمغط عندما تغلى بالمياه الساخنة |
Adaleli tüpler, modifiye olmuş bacaklar, yüzgeçler ve aynı şekilde memelilerde görünen ve hepimizin aşina olduğu -- ya da yarımızın -- etli, bükülemeyen, silindirik yapılar. | TED | تجد الانابيب العضلية,الارجل المعدلة,الزعانف المعدلة, وكذلك في الثديات,الاسطوانات المنفوخة والتي نحن معتادون عليها-- او على الأقل نصفكم. |
yüzgeçler şehrindesin! | Open Subtitles | أنت في مدينة الزعانف |
Küçük dişlerle kaplı yüzgeçleri olan köpek balıkları. | TED | أسماك قرش ذات الزعانف المغطاة بأسنان صغيرة. |
yüzgeçleri, en keskin dönüşlerde onların savrulmalarını önler. | Open Subtitles | في الإنعطافات الحادّة، تحافظ الزعانف على الإتزان. |
Eee, aslında... Bence onlar sadece yüzgeçleri yiyorlar. | Open Subtitles | في الواقع، أعتقد أنهم لا يأكلون إلا الزعانف |
Palet mantarı olmuş. | Open Subtitles | إنه مصاب بفطريات الزعانف. |
İnsanlar tencereler, dalgıç maskeleri ve Palet takıyordu. | Open Subtitles | ارتدى الناس القدور (كخوذات )و أقنعة الغطس و الزعانف |
Paletleri hala ayaklarındaydı. | Open Subtitles | كانوا ما يزالون يلبسون تلك الزعانف |
Hele bana aldığı Paletleri de bir görseniz. | Open Subtitles | ونحن سنذهب للغطس في "كاتالينا"َ أنتظر حتى ترى "الزعانف"التي أشتراها لي |
Tunalar geri döndüler, döndükleri zaman NASA’nın sayısal okyanusunda mavi yüzgeçlileri mavi renkte, koridorlarında karşıya geçerken batı pasifiğe dönerken görebilirsiniz. | TED | يعودون ، وعند عودتهم هنا في محيط ناسا الرقمي يمكنك رؤية زرقاء الزعانف باللون الأزرق وعبر ممراتهم تعود إلى غرب المحيط الهادئ |
Ejder akıntıyla sürüklenmemek için minik yüzgeçlerini çılgınca çırpar. | Open Subtitles | الزعانف الصغيرة للتنانين تضرب بسرعة لتمنع التيار من أن يجرفها. |