"السؤالِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • soruyu
        
    • soruya
        
    • Soruma
        
    • sorunun
        
    • soruda
        
    Roz, temayı yanlış anladığından beri... aslında neden bu soruyu her kim olursa olsun, gerçek kahramanın olarak cevaplamıyorsun. Open Subtitles روز، منذ أسأتَ فهم الموضوع، أنا سَأُخبرُك الذي، الذي لا تُجيبُ هذا السؤالِ كبطلكَ الحقيقي، مَنْ ذلك قَدْ يَكُون.
    Itiraz ediyorum, tank soruyu cevaplandrd. Open Subtitles الإعتراض،لقد اجابت الشاهدة على السؤالِ عن الرجالِ
    Dr. Grissom lütfen soruya cevap veriniz. Open Subtitles الدّكتور جريسوم، رجاءً أجبْ على السؤالِ.
    Ve bunu yapabilmemin tek yolu büyüyü yaparken sorduğum soruya cevap vermen. Open Subtitles والطريق الوحيد لي ليَعمَلُ ذلك لَك للإجابة على السؤالِ بأنّني سَألتُ متى إخترتُ النوبةَ.
    Soruma cevap istiyorum. Open Subtitles أنا ما زِلتُ أُريدُ جوابَ إلى ذلك السؤالِ.
    sorunun cevabını almak için sabırsızlanıyor olmalı. Open Subtitles عَضّ في القطعةِ أَنْ يُصبحَ جواب إلى ذلك السؤالِ.
    Cenevre Antlaşması'na göre korkarım bu soruyu cevaplayamam. Open Subtitles حسب إتفاقية جنيفِ, فأَنا خائفُ ولا أَستطيعُ إجابة ذلك السؤالِ
    Din öğrencileri hayatları boyunca bu soruyu yanıtlamaya çalışıyorlar. Open Subtitles يَصْرفُ العلماءُ الدينيونُ حياتُهم يُحاولُ أَنْ يُجيبَ هذا السؤالِ.
    Beni tanıyor olsaydın bu soruyu sormazdın. Open Subtitles أنتى لا تَعْرفُيني أَو لن تسْألَى ذلك السؤالِ
    Beni tanıyor olsaydın bu soruyu sormazdın. Open Subtitles أنت لا تَعْرفُني أَولن تَسْألَ ذلك السؤالِ
    Bu soruyu kendime sormuyor muyum sanıyorsun? Open Subtitles الا تعتقدي بأنّني أَسْألُ نفسي ذلك السؤالِ كُلّ يوم؟
    - soruyu cevaplamadın demek oluyor. Open Subtitles أعتقد انه يَعْني بأنّك لم تجيبي على السؤالِ.
    Bu soruya cevap veremem. Open Subtitles أنا لا أَستطيعُ إجابة ذلك السؤالِ
    O zaman bu soruya cevabım yoktu. Open Subtitles أنا ما كَانَ عِنْدي جوابُ ذلك السؤالِ
    O zaman bu soruya cevabım yoktu. Open Subtitles أنا ما كَانَ عِنْدي جوابُ ذلك السؤالِ
    soruya cevap vermek zorundasın. Open Subtitles أنت يَجِبُ أَنْ تُجيبَ على السؤالِ.
    soruya cevap ver sen! Open Subtitles - أوه، فقط يُجيبُ على السؤالِ.
    soruya cevap ver. Open Subtitles أجبْ على السؤالِ.
    Soruma yanıt vermedin. Open Subtitles أنت مَا أجبتَ على السؤالِ.
    Soruma cevap ver! Open Subtitles أجبْ على السؤالِ!
    Zamanı geldiğinde sorunun cevabını alacaksın. Open Subtitles سَتَجِدُ الجوابَ على ذلك السؤالِ بمرور الزمن أيضاً
    Giriş cümlene rağmen, sorduğun soruda saygıya dair hiçbir şey göremedim? Open Subtitles بالرغم مِنْ مقدّمتِكَ، أنا لَمْ أُكتشفْ كثيراً مِنْ الإحترامِ في ذاك السؤالِ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more