sıvı nikotin pek çok sigara bırakma ürününde bulunur. | Open Subtitles | النيكوتين السائل في كثير من منتجات وقف التدخين |
Şimdi, eğer bu şişedeki sıvı benzense çekteki mürekkep 5 saniyelik temastan sonra tamamen yok olacak. | Open Subtitles | والان ان كان السائل في القنينة هو البينزين الحبر من الشيك سيختفي تماماً خلال 5 ثواني من الملامسة |
Eğer yeterince sıvı nitrojen salarsan odadaki oksijen dengesi bozulur ve boğulmaya sebep olur. | Open Subtitles | إذا تم تسريب قدر كافي من النيتروجين السائل في بيئة مغلقة فأنه يقلل من تركيز الأوكسجين في الغرفة ويسبب الاختناق |
Basınçlı bir dalış tüpü içinde sıvı nitrojen. | Open Subtitles | النيتروجين السائل في خزان للتنفس تحت الماء المضغوط. |
sıvı tekrar beyninde birikene kadar bekleyip onun adına karar verebilir. | Open Subtitles | ربما بإمكانها الانتظار حتى يتراكم السائل في مخه مجدداً |
Bu binayı tehlikeli noktaya gelene kadar çürümeye ben bırakmadım, o boruların içine sıvı metali de ben koymadım. | Open Subtitles | أنا لم أسمح لهذا المبنى بالتعفن إلى هذه النقطة عندما يصبح الأمر خطيرا، أنا لم أضع المعدن السائل في تلك الأنابيب |
- Bu görüntü sayesinde Hanbyul No 1'deki soğutulmuş su tankında sıvı seviyesinin düştüğünü fark ettiler. | Open Subtitles | عن طريق هذا الفيديو، اكتشفوا بأنّ مستوى تدفق السائل في خزّان التبريد في مُفاعل هانيول 1 انخفض. |
Şişesinde hâlâ biraz artık sıvı var. | Open Subtitles | هناك بقية من السائل في القارورة |
Seninle bir yıllık maaşıma iddiaya girerim, o şişedeki sıvı onun için topladığınız bitkiden yapılıyordur. | Open Subtitles | سأراهنك بدفع سنة ...أن ذلك السائل في القارورة أنها نوع مستخرج من ... من الأعشاب التي جمعتها له |
Tabii sıvı artmaya başladığında dura tabakası zaten beyinden ayrı değildiyse. | Open Subtitles | ما لم... يكن غشاء الجافية قد انفصل سلفاً عن الدماغ عندما بدأ السائل في التجمّع |
Tabii sıvı artmaya başladığında dura tabakası zaten beyinden ayrı değildiyse. | Open Subtitles | ما لم... يكن غشاء الجافية قد انفصل سلفاً عن الدماغ عندما بدأ السائل في التجمّع |
Şişenin içindeki sıvı işe yaradı. | Open Subtitles | السائل في القارورة أعطى مفعولاً. |
Kurbanın akciğerlerindeki sıvı banyo suyuymuş. | Open Subtitles | - الخزامي السائل في رئتا الضحية كان ماء الحمام |
Küvetteki sıvı ev yapımı nitrik asitmiş, ve kurban iki gündür oradaymış. | Open Subtitles | السائل في الحوض كان "حمض النتريك" محلي الصنع, والضحية كان به لمدة يومين.. |
Bunu yapmak için sıvı bazlı yaklaşım kullanıyorsunuz, bu büyük yüzeye ambalaj malzemesi koyup kontaktörü ambalaj malzemesiyle doldurarak sıvıyı ambalaj boyunca dağıtmak için pompalar kullanıyorsunuz ve sıvıyı köpürtebilmek için, önde gördüğünüz gibi fanları kullanıyorsunuz. | TED | باستخدام الطريقة المعتمدة على السائل للقيام بذلك تقوم بنزع السطح المرتفع وتأخذ مادة التعبئة، وتملأ القاطع بمادة التعبئة، وتستخدم المضخّات لتوزّع السائل في مادة التعبئة، كما بإمكانك أن تستخدم المراوح كما ترى هنا في الأمام، لتخرج فقاعات الهواء عبر السائل. |
Adam öldürülmüş Jethro. Beynine cıva enjekte edilmiş. sıvı kurşun! | Open Subtitles | لقد قُتل يا (جيثرو)، حقنة من الزئبق السائل في دماغه، رصاصة سائلة. |
Akciğerde biraz sıvı var. | Open Subtitles | هناك بعض السائل في رئتيه |
sıvı onun bacakları etrafında toplanmaya başladı. | Open Subtitles | -بدأ السائل في التجمع حول بويضاتها |
Almanya ve Rusya'da sıvı yakıtlı roketlerin fikir öncülüğünü yapan Konstantin Tsiolkovsky ve Hermann Oberth, uzay yolculuğuna olan tutkuları, ergenlik dönemlerinde ''Ay'a Yolculuk''u okumalarından gelmekteydi. Daha sonra kendilerini, bu hikayeyi gerçekleştirmeye adadılar. | TED | الرواد العظماء لصاروخ الوقود السائل في روسيا وفي ألمانيا، قسطنطين تسيولكوفسكي وهيرمان أوبرث، يرجع ارْتِباط كل منهما بمجال الفضاء إلى قراءة "من الأرض إلى القمر" كمراهقينِ ومن ثم إلزام أنفسهم بمحاولة تحويل تلك القصة إلى حقيقة. |
...ve vücuttaki sıvı basıncı. | Open Subtitles | وضغط السائل في الجسم... |