"السامه" - Translation from Arabic to Turkish

    • zehirli
        
    • toksik
        
    Ve oda zehirli gazla doldu. Open Subtitles و الغرفه التي يكونوا بها تمتلئ بالغازات السامه
    Elbette ki gazın içindeki zehirli maddeden kurtuldum. Open Subtitles بالطبع سأتخلص من هذه الماده السامه في الغاز.
    Şu anda hayal kırıklıklarımızı dışa vuruyoruz böylece zehirli düşüncelerimiz yavaş yavaş hayati organlarımızda yok olmayacak. Open Subtitles نحن نخرج إحباطاتنا الآن لكي لا تأكل المشاعر السامه أعضائنا الحيويه
    Yeteneklerimizi kullanarak, toksik topraklarını iyileştireceğiz. Open Subtitles باستخدام قدراتنا سوف نعالج هذه التربه السامه
    Kadının babası toksik atık ticareti yapmış. Open Subtitles الفتاه الأب و كميه كبيره من النفايات السامه
    Ve ben sizinle konuşurken, şu an oturduğunuz sandalye bazı şeyler yayıyor görünmez ve kokusuz zehirli gaz. Bunun için üzgünüm. Şu an formaldehit nefes alıyorsunuz. TED إذن بينما أتحدث إليكم الأن، المقعد الذي تجلسون عليه يبعث بعض الغازات السامه عديمه اللون والرائحه. أعتذر لهذا. إذن حالياً تستنشقون الفورمهايدليد.
    Bu niçin yarattığımın sebebi, David Edwardla birlikte, Harvard Universitesinden bir bilimadamı, Bu tür bitkileri kullanarak zehirli elementleri absorbe edebilen bir nesne. TED وهذا سام جداً. وهذا هو السبب لماذا إخترعت مع ديفيد إدوارد، العالم من جامعه هارفرد، كائن يمكنه إمتصاص العناصر السامه بإستخدام تلك الأنواع من النباتات.
    Benim göğsümde insanların attığı zehirli bir kurşun var. Open Subtitles وانا الان أيضاً احمل طلقات البشر السامه
    Bu zaman bölgesindeki en iyi zehirli yılan uzmanını istiyorum! Open Subtitles احتاج افضل اختصاصيين في الثعابين السامه
    - Birkaç oldukça zehirli artık yemekler. Open Subtitles يا للقرف بعض البقايا السامه للغايه
    Onlar tabi ki önceden balıkçılık yapıyorlardı, fakat biz onların balıklarını çaldık ve zehirli atık dolu sularına boşalttık. Dolayısıyla yapmaya çalıştığımız şey, balıkçılık endrüstrisinde bir sahil korumaya sebebiyet vererek, güvenlik ve istihdam yaratmaktı. Ve sizi temin ederim ki, bu durum geliştikçe, al Shabaab ve diğerleri, insanları kendi ağlarına düşürmek için kullandıkları yoksulluğu ve adaletsizliği kullanamayacaklar. TED لقد كانوا صيادين في السابق، طبعا، لكننا سرقنا سمكهم والقينا مكانها بشحنات من المخلفات السامه في مياههم، اذا ما نحاول فعله نحن هو خلق أمن وعمل من خلال جلب خفر السواحل جنبا إلى جنب مع صناعة الصيد، واستطيع ان اؤكد لكم، بمجرد بناءه ، حركه الشباب وما يشبها لن يكون لديها الفقر والظلم لتفترس هؤلاء الناس
    Her on beş günde bir hafta sonu alıyorum onu ve o zaman bile Mia onun beynine hemen benimle ilgili zehirli bilgileri dolduruyor. Open Subtitles انني اراه عقب نهايه كل اسبوعين . و حتى هذا فأن (ميا) تملأ رأسه بالأفكار السامه نحوي
    Ama eminim o madenin şu an toksik atık deposu olarak kullanıldığı bilmiyorsundur. Open Subtitles ولكنني أراهن بأنك ولكنك لا تعرفين انهم يستخدمونه الآن مكباً للنفايات السامه
    Eğer çip üretiyorlarsa değişik türlerde toksik kimyasallarla uğraşıyor olabilirler. Open Subtitles إذا كانوا يصنعون الشرائح الإلكترونبه فهذا يعنى أنهم يتعاملون مع الكثير من المذيبات السامه
    Andrea havadan aldığı toksik gazları absorbe eden filtrede yaşıyor, kapalı hava zehirlenmiş. TED أندريا هي مصفي هواء حي يمتص الغازات السامه من الهواء، الهواء الداخلي الملوث .
    toksik atık makalesi üzerinde çalışıyorum ama muhtemelen öğleden sonra hazır olur. Open Subtitles مقال الغازات السامه سينتهي عند الظهر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more