"السبائك" - Translation from Arabic to Turkish

    • külçeleri
        
    • alaşımları
        
    • külçelerini
        
    • külçesi
        
    • altınları
        
    • külçelerin
        
    • alaşım
        
    • külçeler
        
    Bana göre külçeleri farklı yerlere saklamış olmalı. Open Subtitles تخميني، أنه قسّم هذه السبائك في عدة مخابيء سرية.
    Bana göre külçeleri farklı yerlere saklamış olmalı. Open Subtitles تخميني، أنه قسّم هذه السبائك في عدة مخابيء سرية.
    Adamım Sıska Pete, LA'de bir satıcının külçeleri aldığını söylüyor. Open Subtitles مِنْ مصدر خاص يدعى بيتي النحيل، أن تاجر الذهب خارج لوس أنجليس. ولقد اشترى السبائك.
    Senin ilkel zekan metal alaşımları ve bileşimleri ve... böyle moleküler yapıları olan şeyleri... Open Subtitles لن تفهمي السبائك و التراكيب و أشياء التراكيب الجزيئية في
    Çünkü, görevi altın külçelerini tekrar ele geçirmek. Open Subtitles لأن مهمّتَه... أَنْ يَكْسبَ ظهرَ إمتلاك السبائك الذهبيةِ
    Platin, gümüş ve altın külçesi. Open Subtitles بلاتينيوم و فضة وبعض السبائك
    Tatlım, eğer altınları alırsak şu berbat sirkten de kurtulmuş oluruz. Open Subtitles عزيزي، إذا حصلنا على السبائك الذهبية. نحنُ سنترك عمل السيرك للأبد.
    Ondan sonra geri kalan külçelerin depolandığı yere inmek. Open Subtitles كل ذلك سيبقى لتنزل إلى قبو تخزين السبائك
    Ve hazine de, o zamanki değeri milyonlarca dolar eden altın külçeleri. Open Subtitles والكنز، الذي يفترض أن يكون ملايين من السبائك الذهبية
    Dediklerine göre savaş zamanında Japonya'nın bıraktığı altın külçeleri. Open Subtitles قالوا الكنزَ أيضاً، السبائك الذهبيةُ. هذا ما خلفهُ اليبانيون ورائهم، أثناء وقت الحرب.
    Fakirler gümüş külçeleri aldıklarında sevinçten gözyaşlarına boğuldular Open Subtitles عندما حصل الفقراء على السبائك الفضية، كانوا بسعادة غامرة مع الدموع
    külçeleri alıp, onların popolarına vurmuş. Open Subtitles أخـذ السبائك وضربهم على مؤخراتهــم
    - külçeleri gördüğümü. Open Subtitles أخبرتُه بأني رأيت بَعْض السبائك.
    O teknedeki gümüş külçeleri sahteyse bunları Japonlar yapıyor demek- Open Subtitles لو كانت السبائك الفضية على متن تلكَ السفينة مُزيفة، فهذا يعني أن اليابانيين يصنعون المُزيفة...
    Senin ilkel zekan metal alaşımları ve bileşimleri ve... böyle moleküler yapıları olan şeyleri... Open Subtitles لن يمكنك من فهم السبائك و التراكيب و أشياء التراكيب الجزيئية في
    Evet, bulduğum alaşımları potansiyel cinayer silahlarıyla karşılaştıracağım. Open Subtitles نعم، أنا ساتحقق من هذه السبائك مع اسلحة القتل
    Kuveyt külçelerini geri götüreceğiz, değil mi? Open Subtitles نحن نُرجعُ السبائك الكويتية، اليس كذلك؟
    Kuveyt külçelerini geri götüreceğiz, değil mi? Open Subtitles نحن نُرجعُ السبائك الكويتية، اليس كذلك؟
    Platin, gümüş ve altın külçesi. Open Subtitles بلاتينيوم و فضة وبعض السبائك
    Üzerinde Balili dansçı olan altınları sormuşsun. Open Subtitles هذا صحيحُ. كُنْتَ تَسْألُ عن السبائك المختومة بـ"بلانيز دانسر".
    Bizden çaldığı külçelerin üzerinde, Balili dansçı damgası vardı. Open Subtitles سرق منا السبائك الذهبية وكان عليها ختم "بلانيز دانسر". فقط حَصلتُ على كلمة،
    Yüksek saflıkta numuneler. Yoğunluklu madde ya da alaşım yok. Open Subtitles اه، وعينات عالية النقاء، أي مركبات أو السبائك.
    Bu gümüş külçeler yüzünden kaç kişinin öldüğünü biliyor musun? Open Subtitles أنت تعرف كم من الناس ماتوا من تلك السبائك الفضية؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more