"السبل" - Translation from Arabic to Turkish

    • mahsur
        
    • kalmış
        
    • yolları
        
    Ormanda mahsur kaldıklarını biliyordum ama o kadar şey yaşadıklarını bilmiyordum. Open Subtitles أعني كنت أعلم أن السبل انقطعت بهم هناك ولكن ما عانوه؟
    Tekne battı, bi volebol topuyla adada mahsur kaldım. Open Subtitles غرق القارب وانقطعت بي السبل على صحراءاو على جزيره..
    Kimsenin karda mahsur kalma gibi bir tehlikesi yok. Open Subtitles ليس هناك خطر اذا تقطعت السبل بأحد هنا بسبب الثلج
    Tayfası onu terkedince Dünya'da sıkışıp kalmış biri. Open Subtitles تقطعت به السبل على الأرض عندما تخلى عنه طاقم مركبته الفضائية
    Yolda kalmış, kaybolmuş böyle bir gecede. Open Subtitles تقطعة به السبل وضائع وفي ليلة كمثل هذه الليلة
    Diğer bütün yolları denemediyseniz ki ben de denememiştim. Open Subtitles ما لم يكن قد أستنفدت كلّ السبل والتي لم تستنفذ كلّها
    Sonra fark yaratmanın farklı yolları olduğunu fark ediyorsun. Open Subtitles وتلاحظين بأن هنالك الكثير من السبل لخلق لصنع الاختلاف
    Nükleer gücü olan bir Çin savaş gemisi Kaliforniya kıyısında mahsur kalmış. Open Subtitles سفينة حربية صينية بقوى نووية تقطعت بهم السبل بجانب ساحل كاليفورنيا وكثير من الأرواح معلقة في الوسط
    Fakat yaşam alanları sürekli kırpılarak... bu gorilleri volkanik yamaçlardaki tarlalar arasında... mahsur bıraktı. Open Subtitles ولكن بيئتها قطعت بشكل مطرد، و الآن هذه الغوريلا تقطعت بهم السبل على المنحدرات البركانية في بحر من الأراضي الزراعية
    Burada mahsur kaldığımda ilk yemeğim bir sülündü. Open Subtitles حينما تقطعت بيّ السبل هنا، كان أول وجبة ليّ هي دجاج الفزان.
    On binlerce tatil yolcusu yollarda mahsur kalmış durumda. Open Subtitles نحن نتحدث عن عشرات الآلاف من المسافرين الذين تقطعت بهم السبل خلال العطلة
    Hey! Ama bu sefer ekibini tuhaf bir adada mahsur bırakmazsın umarım. Open Subtitles ربما في المره القادمه لاتترك فريقك الذين تقطعت بهم السبل على جزيرة عصبي.
    Şu an pek seçeneğimiz yok. mahsur kaldık sayılır. Open Subtitles نحنُ في الواقع ليس لدينا خيارات نحنُ نوعاً ما تقطّعت بنا السبل هُنا
    Yolda kalmış insanları öylece nasıl bırakırsınız? Open Subtitles أعني، كيف يمكنك ترك أناس تقطعت بهم السبل هكذا ؟
    Ee, yolda kalmış bir hanfendiyi yalnız bırakamam. Open Subtitles حسنُ, أنا لا يُمكنني ترك سيدة تقطعت بها السبل
    Vicdana giden yolları, geçitleri tıkayın. Open Subtitles أغلقي كل السبل والطرق إلى مشاعر الندم
    Bu basit bir ses kaydıydı. Üstelik bir insanın sesini kullanmanın başka yolları da var. Open Subtitles "ذلك كان مثالاً بسيطاً، وثمّة الكثير من السبل لتقليد صوت أيّ شخصٍ"
    Tamam. Paul'u çıkarmak için tüm resmi yolları denedim ama Amerika-Bulgaristan ilişkileri hiç sağlam değil. Open Subtitles حسنًا، حاولت إخراج (بول) بواسطة كل السبل القانونية
    Allen'ın zihnindeki yolları keşfediyoruz. Open Subtitles نحن نستكشف السبل للوصول (لعقل (أليــن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more