halı altına süpürüp bir şey olmamış gibi yapmak tam Amerikalılara göre. | Open Subtitles | هذا طبع الأمريكيين, يكنسونها الى تحت السجادة ويتصرفون وكأن شيئاً لم يحدث |
Burada, duruşunuz ve sağa sola salınışınızı gözlemleyen sihirli bir halı var ve bu halı aylar içinde duruşsal salınımınızdaki değişimleri izliyor. | TED | إذن فلدينا هذه السجادة الصغيرة التي ترينا مدى إتزان الجسم أثناء المشي, و التغيرات التي تحدث له على مدى عدة الشهور. |
halının üzerine kan yayılmış bu kan deryasından bir kısmı da kanepeye sıçramıştı. | Open Subtitles | كانت الدماء تسيل منه على السجادة ومنها تكونت بركة من الدماء تحت الأريكة |
Okuldan eve gelirim, güneş camdan içeri vurur ve halıyı sıcacık yapar. | Open Subtitles | العودة من المدرسة، والشمس تدخل خلال النافذة وتجعل السجادة جميعاً، مثل الدافئة |
- Onun ayakkabılarında çim parçacıkları olmalıydı ama muhtemelen halıya bastığında temişlenmiştir... | Open Subtitles | لابد أن هناك جسيمات عشب على حذائه لكن ربما مسحت في السجادة |
Dün akşam yataktayken halıda bir farenin koştuğunu gördüm tamam mı? | Open Subtitles | كنت في السرير ليلة البارحة ورأيت جرذ ركض تحت السجادة, حسنا؟ |
Kristal olmadan bilemeyecektiniz. halı olmadan gelemeyecektiniz. | Open Subtitles | بدون البلورة ما كان يمكن لكم أن تعرفوا بدون السجادة ما كان يمكن لكم أن تأتوا |
Şu lanet halı! Çok özür dilerim. | Open Subtitles | هذه السجادة اللعينة, اسف, هيا يا هيستنجز |
Devam et, yarıklı halı süpürse dahi. | Open Subtitles | استمر يا ذو الشقوق استمر حركات كنس السجادة |
Ama ayrıca anahtarların da olmaması demekti ve halının üstünde mantarların büyümesi. | Open Subtitles | لكن هذا يعني أيضاً أنه ليس لها مفاتيح والفطر ينمو داخل السجادة |
Yatak odasındaki halının üzerinde Mark Jeffries'e ait olmayan sperm örneği bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا المني على السجادة في غرفة النوم لا ينتمي للاحتفال جيفريز. |
PM: Az önce bir tabak dolusu sosisi yere saçtı, yepyeni halının üstüne. | TED | بيتر مولينكس : حسنا لقد قام مايلو بايقاع طبق من النقانق على الارضية وتحديدا على السجادة الجديدة |
Kadı, özellikle halıyı istedi. | Open Subtitles | القاضي أراد تلك السجادة الصغيرة بالتحديد |
halıyı kaldırdım ve, "Benim kadınım bu." dedim. | Open Subtitles | : ثم أزحت السجادة التى تغطيهما معاً قائلاً |
Gordo, kahrolası halıyı bırak. Onu burada bırakıyoruz, dedim. | Open Subtitles | جوردو ، احضر تلك السجادة الى مكانها انا قلت اتركه هنا |
Çocukken elini halıya sürtüp de hiç statik elektrik elde etmedin mi? | Open Subtitles | ،عندما كنتِ طفلةً هل سبق وفركتِ يدكِ على السجادة وصنعتِ كهرباء ساكنة؟ |
Onu vuramam. O bir insan. halıya kanı akacak. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أطلق عليه الرصاص، إنه إنسان، سينزف على السجادة. |
halıya dökülmüştü ve halı hep nane şekeri kokmuştu. | Open Subtitles | السجادة تشبعت وتفوح برائحة النعناع إلى الأبد |
Bu halıda sana ait DNA bulundu. Bir dakika beyler. | Open Subtitles | تم العثور على الحمض النووي الخاص بك على هذه السجادة. |
Anahtar burada işiniz bittiğinde kapıyı kilitleyip anahtarı paspasın altına koyun. | Open Subtitles | هذا مفتاح. لذا عندما تنتهي, فقط أقفل وضع المفتاح تحت السجادة. |
Bunları üretebiliriz, bu kırmızı halıdan biraz daha büyük bir alanda, bir haftada yaklaşık 20 milyon tane üretebilirim. | TED | نستطيع أن ننتجه في مساحة أكبر قليلًا من هذه السجادة الحمراء. بإمكاني أن أنتج 20 مليون بعوضة في الأسبوع. |
O kilim hala orada pusuya yatmış olarak bekliyor olabilir. | Open Subtitles | قد تكون تلك السجادة مُمددة و تنتظر مثل تشارلى فى حقول الارز |
halıyla aynı uzunlukta bir masada otuyorduk liman müdürü oradaydı ben ve arkadaşlarım da burada. | TED | كان هناك طاولة بطول هذه السجادة وكان موظف الميناء هنا وكنت أنا هنا، ثم رجالي هنا |
Şu onun tabağıydı... ..ve şu da onun tasmasıydı... ve işte şu da oynayıp durduğu kilimi. | Open Subtitles | هذا كان صحنه، وهذا كان عنانه، وهنا حيث تبوّل على السجادة. |
Her sabah Halıdaki, kötü giden kimya deneyinden geriye kalan erimiş parçayı görüyorum. | Open Subtitles | كل صباح هناك السجادة ذات الرقعة المُذابة عندما تجربة الكيماء فشلت |
Sorunun kaynağına para ver ve böylece kilimin altına süpürülmüş olsun. | Open Subtitles | نرمي المال على المشكلة ثم نكنسها تحت السجادة. |
Pekâlâ, halıları kirletmelerine ve... Geceleri havlamalarına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ولكني لن أسمح لها بمضغ السجادة والنباح طوال ساعات الليل |
Sonra da tutup buranın benim evim, bunun benim halım, bunun da kişisel kölem olduğu masalını anlatıyorsunuz. | Open Subtitles | ثم تتحدث ببعض الهراء عن إمتلاكي لهذا المنزل، وهذه السجادة و ذاك عبد خاص بي أيضاً |