"السكين في" - Translation from Arabic to Turkish

    • bıçağı
        
    • bir bıçak
        
    • bıçağın
        
    • bıçakla
        
    Camdan dışarı bakıyor, tam caddenin karşısına bu çocuğun babasına bıçağı saplamasını görüyor. Open Subtitles تنظر عبر النافذةَ, ومباشرة عبر الشارع ترى الابن يغرس السكين في صدر أبيه.
    Kasap, çocuğun pazardaki herkesi öldürmeye niyetli olduğunu anlayınca bıçağı elinden almaya çalışmış. Open Subtitles الجزار حاول الحصول على السكين في البدء تمني قتل كل من في السوق
    Sonra da bıçağı kalbine saplıyor ve kimse olayı görmüyor. Open Subtitles ثم تغرس السكين في قلبه بدون أن يرى أحد شيئا
    Moskova'da böyle bir bıçak bulamazsın. Open Subtitles لا يمكن أن تشتري مثل هذه السكين في موسكو
    Ciğerlerdeki bir bıçak plevra zarları arasına hava kaçmasına sebep olabilir. Open Subtitles إن غرس السكين في الرئتين يُسبّب حالة استرواح الصدر
    Bir bıçağın ne zaman işe yarayabileceğini hiç bilemezsin. Open Subtitles أنتَ لا تعلم متى يكون السكين في متنـاول اليدين
    Dizi içinde, elinde bıçakla çok tehlikeli oluyordu. Open Subtitles طبقاً للفيلم .. هي كانت افضل من يتعامل مع السكين في العالم
    O bıçağı battaniyenizin arasına saklamayı nasıl başardınız, Vaiz? Open Subtitles كيف يخطر ببالك أن تخفي ذلك السكين في بطانيات سريرك، أيها الواعظ؟
    bıçağı iletken olarak içeride bırakacağız şok aletiyle şoklayacağız. Open Subtitles علينا إبقاء السكين في الداخل وإستعمالها كموصل وصعقها بهذه الأقطاب
    Bacağıma bıçağı yiyerek, sadece küçük bir kızın doktor olma hayaline yardım etmekle kalmayıp, Open Subtitles من جراء اصابتي بذلك السكين في ساقي لم أساعد فقط فتاة صغيرة في حلمها بان تكون طبيبة
    Adamın kullandığı bıçağı onun sırt çantasında buldular Open Subtitles وجدوا السكين ، وجدوا السكين في حقيبة ظهره
    Venessa ilişkimi öğrendi. Eline bıçağı vermek dışında her şeyden ben sorumluyum. Open Subtitles فنيسا علمت عن علاقتي لقد فعلت كل شيء لكي أضع السكين في يدها.
    - Söylesene Clarke sevdiğin çocuğun kalbine o bıçağı sapladığında o kişinin ben olmasını dilememiş miydin? Open Subtitles عندما طعنتِ السكين في ،قلب الفتى الذي أحببتهِ هل كنتِ تتمني أن يكون قلبي؟
    Ve ilk içgüdüm bıçağı ona saplamaktı. Open Subtitles وغريزتي كانت أن ادفعَ السكين في صدره إلى الأبد
    Evet! Cebinde bir bıçak var! Open Subtitles أجل السكين في جيبك
    Adamın elinde bir bıçak vardı, Luke. Open Subtitles كانت السكين في (يده يا (لوك
    Beni sırtımdan bıçaklanmam değil sırtımdaki bıçağın büyüklüğü üzüyor asıl. Open Subtitles لكنه ليس السكين في ظهري الذي يؤلمني. لكن قياس ذلك السكين في ظهري.
    Katil bıçağın ucunu omurgasında kırmış. Open Subtitles قطع القاتل رأس السكين في عموده الفقري
    Ama onu kan kaybederken, ve sizi elinizde bıçakla görünce, değişmem gerektiğini anladım. Open Subtitles لكن عندما رأيتهُ ينزِف و أنت و السكين في يدِك علِمت أنَ علي أن أتغيّر
    Üçüncüsü ise, kafir olarak nitelendirdiğiniz o İngiliz bayanın yerini bana söylemezsen bu bıçakla sana daha beter eziyet edeceğim. Open Subtitles النقطة الثالثة : سأبدأ بإستعمال هذه السكين في وسائل أكثر ابتكاراً مالم تخبرني أين يحتجزون

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more