Tam sertlik yanlısıydı, göze göz, dişe diş diyenlerden. | Open Subtitles | العصر الثوري، العين بالعينِ، السنّ باللسنِّ. |
Oteldeki adam bunun diş çektirmek gibi olacağını söylemişti. | Open Subtitles | قال الرجل بالفندق بأن العملية مثل خلع السنّ |
yaşlı kadın, onun dayanaklarını nasıl yıktığımızı görsün. | Open Subtitles | دعنا نرى، كيف السيدة الكبيرة السنّ ستوحد العصا المحطّمة ثانية |
Altçenedeki köpek dişi ve ilk azıdişinde pipo içmeyle uyumlu, elips bir delik var. | Open Subtitles | هناك فتحة إهليجيّة في الناب السفلي وفي السنّ الضاحك الأوّل بما يتفق مع أنبوب التدخين |
Eskiden arkadaştık. Çok uzun zaman önce... Senden sadece birkaç Yaş daha büyüktü. | Open Subtitles | كنّا صديقَين قبل زمنٍ بعيد عندما كان يزيدك في السنّ قليلاً |
Onun yaşındaki orta-üst sınıftan gelen bir kadın normalde o yaşta evlenir veya ailesinin korumasında üniversitede okurdu. | TED | امرأة من عمرها من عائلة من الطبقة الوسطى في الحقيقة تزوجت في ذلك السنّ أو درست في الجامعة مع حماية عائلتها. |
Birlikte yaşlanacak ve hayatı paylaşacak birini bulmak. | Open Subtitles | لإيجاد شخص ما لكَبْر في السنّ مَع وسهم كُلّ تفاصيلِ الحياةِ الصَغيرةِ. |
Büyük, antika değil. Neredeyse 30 yaşında. | Open Subtitles | كبار السنّ وليس الأثريّين، فهو يبدو في الثّلاثينيّات |
Ufalanmış diş, 16 yaşındayken yaptığı kayak kazasındandı. | Open Subtitles | أيمكنكِ أن تشاهدي وجهاً من ذلك؟ كان السنّ المتكسّر من حادث تزلّج عندما كانت في الـ 16 |
Omzunda bulunan diş yontulmuş. | Open Subtitles | السنّ الذي عثر عليه في كتفكِ كان متكسّراً |
Göze göz, dişe diş motosikletçiye motosikletçi. | Open Subtitles | العين بالعين، السنّ بالسنّ، الدراجة بالدراجة. |
Göze göz, dişe diş motorcuya motorcu, tamam mı? | Open Subtitles | العين بالعين السنّ بالسنّ دراجة بدراجة، إتفقنا؟ |
Bu diş, bilim projem için harika olacak. | Open Subtitles | هذا السنّ سيكون مثالياً لمشروعي العلمي. |
Geç kaldıysak ne olmuş? yaşlı kadın bize fıstık ezmeli kek ikram ettiğinde hâlinden memnundun. | Open Subtitles | أُلاحظُ بأنّك لَمْ تَشتكي متى السيدة الكبيرة السنّ أعطتْنا كؤوسَ زبدة مخلوطة بالفستقِ. |
Şu sandalyelerden lazım, yaşlı insanların kullandığı türden. | Open Subtitles | نَحتاجُ أحد تلك الكراسي، الأشياء التي كبار السنّ يمتلكوها. |
Craig, yaşlı şekerimle tanışmanı istiyorum. | Open Subtitles | كريج، أُريدُك أَنْ تتعرف على سيدتي الكبيرة السنّ شوغا. |
Ön dişi tuhaf bir kazada kırılmış. | Open Subtitles | السنّ الأيسر المركزي قد اُقتُلع بحادث تزلّج غريب |
Ön dişi tuhaf bir kazada kırılmış. | Open Subtitles | السنّ الأيسر المركزي قد اُقتُلع بحادث تزلّج غريب |
Yaş aldıkça kendini bağışlamayı öğreniyorsun ama. | Open Subtitles | حلما تتقدمين في السنّ ستتعلّمين مسامحة نفسك. |
Belki ben geri dönene dek, seninle aynı yaşta olabiliriz. | Open Subtitles | ربّما لدى عودتي سأكون أنا وأنتِ في السنّ نفسه |
Maalesef biber çavuş yaşlanacak ve küçük kafesinde yalnız bir şekilde ölecek. | Open Subtitles | أَنا الخائفُ فلفلُ عريفِ فقط ذاهِب إلى إكبرْ في السنّ ومُتْ لوحده في قفصِه الصَغيرِ. |
Hayır, sadece kadın gerçekten yaşlıydı. Neredeyse 100 yaşında vardı. | Open Subtitles | كلا، إنها طاعنة فى السنّ تبلغ المائة عام |
Benden bir dişe bakmak için Maine mi gitmemi istiyorsun? | Open Subtitles | تريدني أن أذهب إلى , ميينى لمفحص السنّ ؟ |
LT: Hayır, yanımda paralel yaşlandığına memnunum. | TED | ليلي توملين: لا، أنا سعيدة لأنك تتقدّمين في السنّ وأنت بجانبي. |
Takım elbiseli moruklarla dolu bir yer. Niye ki? | Open Subtitles | -إنّه يعجّ بكبار السنّ المتأنّقين، لماذا؟ |