| Bugün Tacoma'lı Molly'nın İsveçli bağımlılığını yenmesini sağladınız. | Open Subtitles | اليوم ساعدتَ مولي مِنْ تاكوما تغلّبْ على إدمانِها إلى السويديين. |
| Eğer bu seriyi sevdiysen, birkaç İsveçli yazara göz at. | Open Subtitles | إن اعجبتكِ هذه السلسله، فيجب عليكِ أن تتفقدي بعضاً من المؤلّفين السويديين |
| Onlara gergedanları göstermemizi isteyen bir düzine sabırsız İsveçli bizi bekliyor. | Open Subtitles | لدينا عشرات السويديين المتلهفين في انتظارنا لنريهم وحيد القرن |
| Yani İsveçlilerin sadece %12'si bunu biliyor. | TED | 12 بالمائة فقط من السويديين يعلمون ذلك. |
| Ruslar, İsveçlilerin bizim tarafımızda olduğunu bilirlerse, bize saldırmayacaklardır. | Open Subtitles | روسكيس لن تهاجم إذا كانوا نعلم السويديين في صالحنا. |
| İsveçliler şöyle demiş ve bu size ipucu veriyor değil mi ? | TED | حسنا، سألنا السويديين مثل هذا السؤال، وأعطوكم نصيحة، أليس كذلك؟ |
| Pekala, İsveçler aşırı geç kaldıklarına göre hediye hakkında konuşalım. | Open Subtitles | حسنا، منذ السويديين تأخرت بوقاحة، دعونا نتحدث هدية الذكرى السنوية. |
| Onlara gergedanları göstermemizi isteyen bir düzine sabırsız İsveçli bizi bekliyor. | Open Subtitles | لدينا عشرات السويديين المتلهفين في انتظارنا لنريهم وحيد القرن |
| Gergedanları göstermemiz için sabırsızlanan bir düzine İsveçli var. | Open Subtitles | لدينا عشرات السويديين المتلهفين في انتظارنا لنريهم وحيد القرن |
| Umut var. 70'lerin sonunda, İsveçli ortopedi cerrahlarından oluşan bir grup yıllık toplantılarında buluşup kalça ameliyatında kullandıkları farklı yolları tartışıyorlardı. | TED | هناك أمل. في أواخر السبعينات، كان هناك مجموعة من جراحي العظام السويديين الذين التقوا في إجتماعهم السنوي، وكانوا يناقشون الإجراءات المختلفة التي قاموا بها عند إجراء عملية على الورك. |
| İsveçli öğrencilerin verdikleri cevaplar şöyleydi. | TED | وكانت هذه هي نتائج الطلاب السويديين. |
| Dünya Savaşı'nın başında, İsveç savaşın ayırdığı komşusu Finlandiya'ya, evsiz Finli çocukları İsveçli ailelerin yanına geçici olarak yerleştirerek yardım etmek istedi. | Open Subtitles | جارتها فنلندا الضعيفة وذلك ... بعرض أطفالها إلى السويديين كمعيشة مؤقته مع الأسر السويدية |
| Tatilini burada, Barbados'da geçiren İsveçli bir turist kaçak finansçı Hans Erik Wennerström'un yerini bildiğini söyledi. | Open Subtitles | أحد السيّاح السويديين هنا في "ربادوس " يقول أنه يعرف مكان رجل الأعمال الفارّ "هانز إيريك وينرسروم" |
| İsveçlilerin bu konuda biraz daha politik davrandığını mı ima ediyorsun? | Open Subtitles | هل تعنين بأن إستعياب السويديين أكثر بقليل من مصلحة السياسة؟ |
| Ne olursa olsun İsveçlilerin kozunu göstertmelerine izin verme. | Open Subtitles | مهما يحدث، لا تدع السويديين يجرون فحص الورقة الرابحة مجدداً |
| Almanların ve İsveçlilerin vaazlarda uyanık kalmalarını sağlar | Open Subtitles | ~ تبقي السويديين والألمان ~ ~ فائقين خلال الخطب ~ |
| Fransızlar'a geçiliriz, İsveçliler'e geçiliriz, Japonlar'a geçiliriz." | TED | سنخسرها أمام الفرنسيين, أمام السويديين, أمام اليابان, |
| Yabancılar yavaş yavaş asimile ediliyordu bilhassa İsveçliler, Almanlar ve Amerikalılar. | Open Subtitles | الأجانب تدريجيًا يندمجون خاصة السويديين والألمان والأمريكيين |
| Ve biliyormusunz isveçliler bize Muhteleşem bir mucit verdi, Alfred Nobel? | Open Subtitles | وهل تعلمون أن السويديين أعطونا المخترع العبقري ألفريد نوبل ؟ |
| İsveçler gibi ezik değiliz. | Open Subtitles | ونحن لسنا عرجاء مثل السويديين. |
| İsveçler. | Open Subtitles | السويديين. |
| İsveç'in en başarılı öğrencilerinin dünya hakkında, istatiksel anlamda, şempanzelerden daha az bilgiye sahip olduklarını ispatladım. | TED | لقد أوضحت أن ما يعرفه أوائل الطلاب السويديين عن إحصائيات العالم أقل بكثير مما يعرفه الشمبانزي |
| Nuremberg'de İsveçlilerle savaşırken öldürülmüştü. | Open Subtitles | قُتل, في المعركة مع السويديين في "نيرمبيرغ". |