| Benim üzerimi değiştirmem gerekir. Tamam. Ben Arabayı park edeceğim. | Open Subtitles | حسنا انا سوف اوقف السيارة في الكراج و آتي اليكي |
| Bu durumda Arabayı kontrol etmek için direksiyonda kesinlikle yapmak isteyeceğiz şey budur. | TED | وهذا بالضبط ما تريد القيام به على عجلة القيادة للسيطرة على السيارة في هذه الحالة. |
| Seni seviyorum Bu... Araba zamanki yerinde olduğunu ve anne savaşmaya çalışın. | Open Subtitles | تفضلي. السيارة في المكان المعتاد وتساهلي مع والدتكِ، سوف تغير رأيها. أحبكِ. |
| Araba hala garajın önünde, hırsızlık olduğuna dair işareti yok. | Open Subtitles | مازالت السيارة في ممر المنزل لا إشارات على عراك بالداخل |
| Babam, dükkandan hızlıca bir şey almaya giderken beni arabada yalnız bırakmıştı. | TED | والدي تركني وحيداً في السيارة في حين ذهب بسرعة لشراء شيء من المتجر. |
| Kızları arabaya sıkıştırdıktan sonra Disneyland'e benzeyen bir yere götürürüz. | Open Subtitles | سنحشر الفتيات في السيارة في اي مكان يشابه ديزني لاند |
| Üçüncü dönüş. John bu köşeye doğru gidecek ve arabanın arkası kaymaya başlayacak. | TED | وسوف يذهب جون إلى تلك الزاوية وسوف يبدأ الجزء الخلفي من السيارة في الانزلاق. |
| Fakat biz bu Arabayı üç ay içinde geliştirdik, o yüzden şirketleri nasıl organize ettiğimiz üzerinde yeniden düşünüyorum. | TED | ولكننا تمكنا من صناعة هذه السيارة في ثلاثة أشهر، لذا أنا أعيد النظر في طريقة تنظيمنا للشركات |
| Arabayı düşüncelerimizin merkezindeki yerine geri koyduk ve sevgiyi de bence tam da sürecin merkezine. | TED | لقد وضعنا السيارة في قلب فكرنا, و وضعنا الحب, أعتقد, حقاً, مرة أخرى في مركز العملية كلها. |
| Bir daha Arabayı çalıştırdığında kapıyı açık bırak, tamam mı? | Open Subtitles | عندما تشغلين السيارة في المرة القادمة، اتركي ابواب المرآب مفتوحة، هل تفهمين؟ |
| Arabayı yeni cilaladım. Başıma büyük dertler açıyorsun. | Open Subtitles | هذه السيارة في عهدتي ستجلبين لي الكثير من المشاكل |
| Japon ulusal ajanları dün geceki Arabayı inceliyorlar. | Open Subtitles | يوجد 5 يابانيون هناك يتلقطون بقايا السيارة في حادث ليلة أمس |
| Araba aşağıda hazır. Hazırsan gidelim mi? Kara Haçlılar beni temizleyecek. | Open Subtitles | السيارة في الأسفل, أأنتِ مستعدة للذهاب؟ الصليبيون السود يحاولون التخلص مني |
| Farz edelim ki, Araba direksiyonu bir duvara kırıyor, diğer yayaları kurtarmak adına, duvara çarparak arabadaki yolcuyu yani sizi öldürüyor. | TED | ماذا لو انحرفت السيارة في اتجاه الحائط لتسحقك وتقتلك، أنت الراكب فيها، لتنقذ هؤلاء الراجلين؟ |
| Olan şey de şuydu; bir kamyon, arabanın önüne sürdü ve Araba fren yapamadı. | TED | وما حدث كان أن شاحنة خرجت أمام السيارة وفشلت السيارة في الضغط على المكابح. |
| ve bu Araba yı Amerika yada Avupada bulamazsınız, ama Hindistanda mevcut. | TED | ولن تجد هذه السيارة .. في الولايات المتحدة او اوروبا ولكنك ستجدها في الهند |
| Ben konsolosluktan Dave Mcgeary. Beth dışarıda arabada bekliyor. | Open Subtitles | أنا آسف، ديف ماكجيري من القنصلية يا سيدي لقد اصطحبت بيث إلي السيارة في الخارج |
| Meğer arabada değilmiş, sadece piknik sepetine düşmüş. | Open Subtitles | وتبين أنه لم يكن في السيارة في كل شيء، أنها إتجهت في عرقلة. |
| Neyse ki sabun, greyfurt ve diğer valizleri önceden arabaya taşımıştım. | Open Subtitles | لحسن الحظ أني أخذت الصابون وفاكهة الكريب والأمتعة الأخرى إلى السيارة في وقت سابق |
| arabaya yeteri kadar benzin aldığınızdan emin olun. Daha fazlasına itiyacınız olursa acele edin. | Open Subtitles | تاكد بانك ستترك السيارة في مامن كافي في حالة تَحتاجُ للسُؤال عن الكثير بسرعة |
| Birincisi, Yukarı Doğu Yakası'nda hiç park etmeyin. | TED | أولاً: لا تركن السيارة في الجزء الشمالي الشرقي. |
| O zaman arabanın o an nerede olduğunu biliyoruz; fakat bundan daha iyisini yapmalıyız: Ne olacağını kestirmek zorundayız. | TED | حينها نعلم أين مكان السيارة في هذه اللحظة ، لكن يجب أن نفعل أفضل من ذلك: يجب أن نتبأ بما قد يحدث. |
| Onu son gördüğümde, bir benzincide arabadan çıkıp eve yürüdüm. | Open Subtitles | وفي اخر لقاء لنا نزلت من السيارة في محطة الوقود لدقيقة في ذلك اليوم رجعت البيت مشياً |