Birinci kanat, dış politika şahinleri; Amerika'yı küresel polis olarak görürler. | TED | هناك صقور السياسات الخارجية والذين يؤمنون أنا أميريكا هي الشرطي العالمي. |
Çünkü durmamız gerekiyor, birşeyler yapmamız gerekiyor birleşmeliyiz -- genç bir insan olarak benim kafamı karıştıran politika ve dinden ayrılmamız gerekiyor. | TED | لأنه يجب علينا أن نتوقف, علينا أن نفعل شيئا يجعلنا نتحد بعيدا عن كل السياسات والأديان والتي تحيرني كشاب |
Bu politikalar onu halkına sevdirdi, ancak ticareti ve ekonomik büyümeyi yavaşlattı. | TED | هذه السياسات أكسبته حب شعبه، لكن التجارة والنمو الاقتصادي عانيا من التباطؤ. |
Bir rejim gidip diğeri geldiğinde işlevsel olan politikaları bile bir köşeye atıyor. | TED | يذهب نظام حكم ويأتي نظام آخر ويتخلصون من السياسات المطبقة الموجودة سابقًا هناك |
En yüksek düzeydeki politikayı etkilemem mümkün artık. | Open Subtitles | سأكون قادرا على التأثير في السياسات في أماكن صنع القرار. |
Düşündüğünüz zaman, aslında devasa bir yatırım fırsatı ve politik değişim ve filantropiyi teşvik edecek bir fırsat. | TED | إذا فكَّرتم في الأمر، إنها بالفعل فرصة هائلة للاستثمار وفرصة لدفع عجلة التغيير في مجال السياسات والأعمال الخيرية. |
siyaset sınırlı bir alandır; en önemli mesele toplumun ahlaki yapısıdır. | TED | السياسات هي مجال مقيد؛ ما يهم حقا هو الطبيعة الأخلاقية للمجتمع. |
Demokratik politikaların yeniden hayat bulması sizden kaynaklanacak, siz derken hepinizi kastediyorum. | TED | إحياء السياسات الديمقراطية سيأتي منك ، و أعني بذلك كل واحد منكم |
Girişimcilik ve politika becerileri eklemek istiyoruz. | TED | نريد ان نضيف روح الإقدام و مهارات السياسات |
Finansal politika yapımının profesyonel bir gözlemcisi olarak ve tarihin bizi nasıl yargılayacağını merak eden biri olarak yaklaşıyorum. | TED | إنما أطرحه كمراقب محترف في صنع السياسات المالية. وكشخص يتساءل كيف سيحكم التاريخ علينا. |
Doktorlar, bilim insanları ve politika yapıcılar hepimizi etkileyen aynı ön yargılardan muaf değiller. | TED | الأطباء والعلماء وصناع السياسات معرضون أيضاً لنفس الأمراض مثلنا تماماً. |
Aslında, korkarım elimizdeki en iyi politikalar çözüm için yeterli olmayacak. | TED | في الواقع ، أشعر أن كل السياسات الجيدة التي نملكها لن تكون كافية. |
Fakat buna neler olanak sağlar: kanunlar, politikalar, düzenlemeler. | TED | و لكن ما يربطها و يحققها , هو التشريعات و السياسات و اللوائح. |
Kullandığımız finansal politikalar üzerinde pek çok etkisi vardır. | TED | لذلك أيضاً العديد من الأثار على السياسات المالية التي نستخدمها. |
Efendim, ilk başta bu politikaları yürürlüğe sokma konusunda şüpheli olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | سيدي، أعلم انك كنت غير مسّتقر عن أنشاء هذه السياسات من البداية |
Neden politikayı bırakıp sayılara geçmiyoruz? | Open Subtitles | فلم لا نتخطى السياسات وندخل لغة الأرقام ؟ |
Kendinize, birçok insanın neden karşıt politik adayın yoluna yöneldiğini sorun. | TED | اسأل نفسك لماذا ينجذب الكثير من الناس إلي السياسات المعارضة للمرشح السياسي؟ |
siyaset sanatını öğrenmen gerek canım. Aleyhine konuşanları öldürerek destek kazanırsın. | Open Subtitles | إنّك بحاجة لتعلّم فن السياسات يا حبّ، ستنالين الدعم بقتل معارضيكِ. |
dış politikaların gelişmesini görürsünüz zaten silahlı kuvvetler bütçelerinin artması durumu meydana gelir dünyanın diğer büyüyen güçlerinde. | TED | بالفعل بدأتم رؤية رؤية تطور السياسات الأجنبية، زيادة الميزانيات العسكرية التي تحدث في القوى الأخرى الناشئة في العالم. |
Bu dönemin politikası, insanları, giysileri hakkında bir şeyler biliyordum. | Open Subtitles | عرفت شيئاً عن تلك المنطقة السياسات ، الناس كيف يرتدون |
Nadir elementlerin çıkarıcısı, yağ elde edicisi ve muhafazakâr politikanın şampiyonu. | Open Subtitles | ،مستخرج المعادن النادرة في الأرض مستخرج النفط ومناصر السياسات المقاومة للتغير |
Ama bu fikirlerin yarısından fazlasının mucidi bir Siyasi danışmana kendini dinletme konusunda zorluk yaşayabilecek biriydi. | TED | لكن ما يفوق نصف هذه الأفكار، أصل منبعها ربما كان شخصًا ما يجد صعوبة في الوصول إلى مستشار السياسات. |
Yemek sonrasına kadar Siyaseti bir kenara bırakalım. | Open Subtitles | الان دعونا نضع السياسات جنبا حتى بعد العشاء |
Kurallarımız popüler olmayabilir ama doğru kurallar. | Open Subtitles | قد تكون سياساتنا غير شهيرة لكنها السياسات الصحيحة. |
Bu poliçeler şirketin başarısına yön veren üst düzey kişileri kapsıyor. | Open Subtitles | هذه السياسات تغطي الموظفين رفيعي المستوى الذين يعُتَبرون أساس نجاح الشركة |
Öncelikle, sorun bölge ele geçirildikten sonra uygulanan politikadan kaynaklanmadı mı? | Open Subtitles | ألم تنشأ المشكلة بسبب السياسات التي أتبعت بعد الإستيلاء على المقاطعة ؟ |
Peki, nasıl bir kitap, başkanlık politikasıyla ilgili herşeyi ve ahlak açıklıklarını anlatan bir kitap mı? | Open Subtitles | حسناً,ماذا يحوي,عرض مثير لكلّ بذاءات وفساد السياسات الرئاسية؟ |