Mesela motorlu araba sürmek ve köpek pisliği temizlemekten hoşlanırım. | Open Subtitles | ،قيادة السيّارات الكهربائية و تجميع فضلات الكلاب |
araba kiralama yerinde, batırdılar. | Open Subtitles | لم أستأجرها، حسناً؟ إرتكبوا خطًأ فادحاً في مكان مكتب تأجير السيّارات |
Bu fikir sadece saf araba hayranlarını kazıklayacak bir akla sahip, birinden gelebilirdi. | Open Subtitles | لا يمكن أن تظهر إلاّ من عقل رجل ذي خبرة حياتيّة في خداع عاشقي السيّارات |
Bu yüzden, duvarları yapmak arabaları trafikten çekmekle eşdeğer. | TED | لذلك صنع الجدران يُعد مماثلا لإخلاء الطرق من السيّارات. |
Her neyse, tamam! Bugünlerde küçük arabalar karlı yollarda daha iyi. | Open Subtitles | على ايّة حال ، هذه الايام السيّارات الصغيرة مناسبة في الثلج |
Bu araç Amerika'nın bir numara olduğu zamanlar lükstü. | Open Subtitles | هذه السيّارة وسيلة سفر فاخرة تعود إلى القرون البسيطة عندما كانت أميريكا الرقم واحد في عالم السيّارات |
Kalbimin, otostop çekerken araba çarpması sonucu ölen bir kıza ait olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لقد أخبروني أنّ قلبي يعودُ إلى فتاةٍ قضت في حادثِ سير بينما كانت تستوقف السيّارات على الطريق العام |
Şu araba çalınan oyundan oynuyor. | Open Subtitles | إنه يلعب لعبة الفيديو تلك عن سرقة السيّارات |
Belki de araba teypleriyle kafa kırarken kafan fazla bulanmıştır da ondan unutmuşsundur. | Open Subtitles | لعلّ ذهنك كان مشتّتا بسرقة مسجّلات السيّارات لتذكر هذا |
Ağlaşan kediler, yüksek sesli televizyonlar araba alarmları... | Open Subtitles | نواح القطط، التلفزيونات عالية الصوت، وأجهزة إنذار السيّارات. |
araba satıcıları, üniversite futbolunun tipik sponsonlarındandır. | Open Subtitles | و كلاء السيّارات ممولين رئيسيين لفرقكرةالقدمالجامعية. أنظرإلىذلكالرجل، أخذت تلكَ الصورة من الموقع مؤخراً. |
İçki dükkanı soydu. Sonra da lüks araba soygununa geçiş yaptı- | Open Subtitles | قام بسرقة متجراً للخمور ثم انتقل لسرقة السيّارات الفارهة |
Her tarafı kırıp döküp, caddedeki arabaları kaydırmayı bırakacaksın. | Open Subtitles | ستكفّ عن تحطيم الأشياء وتكفّ عن تسيير السيّارات في الطريق |
Evet, belki arabaları ağır çekimde yıkamalıyız. | Open Subtitles | أجل , ربما علينا أن نغسل السيّارات ، برقصات بطيئة |
En iyi araçlarınız, pusular, bombalı arabalar ve mayınlar olacak. | Open Subtitles | أفضل أدواتكم ستكون الكمائن وتفجير السيّارات والألغام |
Uçabilen arabalar, işe yarayan bir diyet soda. | Open Subtitles | , السيّارات التي يمكنها أن تطير المياه الغازية التي لا تمتص |
Bir telefonla hırsızlık masasını buraya getirtip araç kayıt numaralarını kontrol ettiririm. | Open Subtitles | بمكالمة هاتفية واحدة ، قسم تفاصيل السيّارات المسروقة سيأتي إلى هنا ويتحقق من أرقام اللوحات |
Bir an için park yerine ineceğini ve onlara yemek servisi yapacağımı sandım. | Open Subtitles | اعتقدتُ لوهلة أنّها ستهبط في موقف السيّارات و سيطلبون أنْ أقدّم لهم الطعام |
Tüm şu arabalara bak. Sanırım VA hastanesi kapanmış. | Open Subtitles | أنظر إلى كلّ هذه السيّارات إعتقدتُ أنّ السلطات أغلقت المستشفى |
arabalardan konuşmadıklarına emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد بأنّهما لا يتحدّثا عن السيّارات ؟ |
Ellerindeki kiralık arabalar tükenmeden oto hizmet parkına gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | عليّ الذهاب إلى أسطول السيّارات قبل أن ينفد المعيرون أو ما شابه |
Çünkü, hakikaten bu araçları burada tutmakta zorlanıyoruz. | Open Subtitles | لأنّه وبصراحةٍ، نواجه صعوبة في إبقاء هذه السيّارات معروضة |
Listelenen tek etkinlik otomobil Kulübü. | Open Subtitles | نشاطهم الوحيد الدارج هو نادي السيّارات هاهو، نادي السيّارات |
- Tüm Arabaların listesini almak için park görevlilerini alın. | Open Subtitles | -قاد سيّارته مُبتعداً، والجثة بداخلها . -أحضر خادم موقف السيّارات |
O mor renkli kartlara vale park park hizmeti verildiğini öğrendik. | Open Subtitles | إذن اكتشفنا أنّ خدمة صفّ السيّارات تأتي مع هذه الشارات الأرجوانيّة. |
Karşımızdakinin ya motorlu araçlar bürosunda bağlantıları var ya da orada çalışıyor. | Open Subtitles | إنّا نتعامل مع شخصٍ لديه شخصٌ داخل إدارة السيّارات أو يعمل هُناك. |
Plan otoparktaki tüm araçların plakasını alıp, bir şey gören var mı diye bakmak. | Open Subtitles | الآن، الخطة هي أن نراجع أرقام اللوحة لكل السيّارات التي وقفت بهذا المكان ونرى إن كان أحدهم قد رأى أي شيء |
Bu kadar geç saatte yolu arabalarla paylaşmaya pek alışık değilim de. | Open Subtitles | لم أعتد على رؤية السيّارات على هذا الطريق في هذا الوقت المتأخّر. |