Tahminimiz yarın hapishane duvarının dışında olacağız. | Open Subtitles | نعتقدُ أننا سنصلُ إلى الجِهة الأُخرى لجدار السِجن غداً |
Kareem Said, hükümetimize karşı acımasızca eleştiriler yönelten birisidir, ama politik farklılıklar bir kenara, hapishane mevcutları içerisinde inanılmaz bir bireydir. | Open Subtitles | لقد كانَ كريم سعيد ناقدً مٌفوهاً لإدارتِنا، لكن بوضعِ الخِلافات السياسية جانباً فقَد كانَ عُضواً مِثالياً في السِجن |
Ya istediklerini alacak ya da hapse gireceksin. | Open Subtitles | إمّا أن يحصلَ على ما يُريد، أو تدخُل السِجن |
Oraya gittiğimde, eve dönüp kardeşimi hapiste ziyaret edeceğim diyemem. | Open Subtitles | لا يُمكنني الذَهاب إلى هُناك و أقولُ لهُم عليَّ العَودَة لرُؤيَة أخي في السِجن |
Psikiyatri ofisinde çalıştığımdan, bütün hapishanenin dosyalarına ulaşabiliyorum. | Open Subtitles | العَمَل في مكتَب الطبيب النَفسي يَسمحُ لي الاضطلاعَ على كُل المُلفات من السِجن كاملُه |
Beni genel bölüme transfer edip benimle uğraşmaman senin için daha iyidir. | Open Subtitles | منَ الأَفضلِ لكَ أن تُعيدَني إلى السِجن العام و تتخَلَص مِني |
Hayır. Sence bu hapishaneyi "Halk Mahkemesi"ne çevirmene izin verir miyim? | Open Subtitles | هل تعتقِد أني سأُساعدُكَ بقَلبِ هذا السِجن إلى مَحكمة الشَعب؟ |
Bu yüzden hapishaneye yollanma oranımız aynı suçu işlemiş... beyaz bir adamdan altı kat fazla. | Open Subtitles | لذلكَ احتمالُ إرسالنا إلى السِجن أعلى بِسِت مَرات بنَفسِ الجُرم المُرتكَب من قِبَل الرجُل الأبيض |
Wangler'ı genel birime götürüyorlar. | Open Subtitles | إنهُم يَأخذونَ وانغلَر إلى السِجن العام الآن |
Bu sikik hapishanede uyuşturucu hala yasak mı? | Open Subtitles | أما زالَت سياسَة هذا السِجن ضِدَ تعاطي المُخدرات؟ |
Aslında, bu program için hapishaneden çıkmış birisi. | Open Subtitles | في الواقع، رجلٌ تمَ إخراجهُ من السِجن خصوصاً لأجل البرنامج |
Eyalet, önümüzdeki yıldan itibaren hapishane bütçesinden Lise Denklik Programını çıkartmaya karar verdi. | Open Subtitles | قرَّرَت الوِلاية إلغاء بُرنامِج مُكافأَة الثانوية من ميزانية السِجن للعام القادِم ماذا؟ |
Sen hapishane hastanesinde çalıştığından dolayı, hap satıyorsun. | Open Subtitles | أنت، لأنكَ تعملُ في مشفى السِجن أنتَ تبيع الأدوية |
İlk hapishane deneyimim Lardner'deydi, 18 yıl. | Open Subtitles | كانَت أول إقامَة لي في السِجن في سِجن لاردنَر حُكم 18 سَنة، كانَ عُمري 17 سَنة |
hapishane idaresi tarafından aşırı güç kullanıldığına inanıyoruz... müvekkillerimin insan haklarının çiğnendiğine. | Open Subtitles | نَعتقدُ أنَ القُوَة المُفرطَة قد استُعمِلَت من جانِب إدارَة السِجن مُنتهكةَ الحقوق المَدنية لعُملائي |
Tim, eğer Scott Ross'u öldürdüğüm anlaşılırsa, hapse girerim. | Open Subtitles | تيم، لو اكتشفوا أني قتلتُ سكوت روس، سأدخلُ السِجن |
Eğer çiğneyecek olursanız hapse gireceğiniz kanunlar. | Open Subtitles | قوانين تقول لو أنكَ أفلَست، ستدخُل السِجن |
hapiste bir kardeşimin olduğunu bile bilmiyorlar. | Open Subtitles | يا إلهي، إنهُم حَتى لا يَعرفونَ أن لي أخٌ في السِجن |
Evet, eğer isterseniz, hapishanenin çatısından bile bağırabilirim. | Open Subtitles | نعم، لو أرَدتَ ذلِك، سأصرُخُ بذلِك مِن على سَطحِ السِجن |
Geri kalanlar genel bölüme gitmek üzere Memur Tobin'i takip edin. | Open Subtitles | بقيتُكُم يُمكنكُم اللحاق بالضابِط توبين إلى السِجن العام |
Niyetim bu hapishaneyi normal düzenine döndürmek. | Open Subtitles | في نِيَتي إعادَة الروتين الطَبيعي لهذا السِجن |
Bütün hapishaneye yemek dağıtıp ondan sonra kalan boku bize mi getiriyorsun? | Open Subtitles | قدَّمتَ الطعام لكُل من في السِجن و أتيتنا بالفضلات؟ |
Simon, seni genel birime geri yollamaya karar verdim. | Open Subtitles | سايمون، لقد قَررتُ إعادتكَ إلى السِجن العام |
Bellinger'ın idam cezası hapishanede kaldığı dönemde hamile kalması nedeniyle hafifletilmişti. | Open Subtitles | تَمَ تَخفيف حُكم الإعدام عَن بيلينجَر عِندما حَمَلَت في السِجن |
Her şeyi Abe'yi hapishaneden çıkarmak için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل كل ما يمكنني لأُخرج (آبي) من السِجن |
Amerika'da hapisteki insan sayısının dışarıdakilerden daha fazla olacağını biliyor musunuz? | Open Subtitles | فمعَ حلول العام 2053 ستكون الولايات المتحدة فيها الناس في السِجن أكثَر من الذينَ خارجَه؟ |